Sevgili okurlar Abdullah Avcı’nın meslek kariyerinin oluşumunda taviz vermediği tek şeyin sisteme olan bağlılığıdır. 

Takımın başına geçince var olan sistemsizliği müdafaadan başlayarak süreçte tüm takıma yansıtması ve rakip kim olursa olsun ondan taviz vermemesi bugünkü başarının altında yatan tek gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Eğer takımınız belli bir sistemi oturtmuş ve de onu uygulamada sorun yaşamıyorsa üzerinde yapacağınız bazı rötuşlar sistemi bozmadığı gibi onu geliştirdiğini de söyleyebiliriz.

Abdullah Avcı futbol anlayışı itibari ile gençlere verdiği önem (koşullar zorlasa da) onu çekinmeden uygulaması Trabzon futbolunun aradığı hoca olarak öne çıkarken alt yapıdaki yeteneklerin onu desteklemesi de onun şansı olarak da görülebilir.

Bu iki değerin birleşmesi ile oluşan on birle çok önemli bir maça çıkıldı.

Başakşehir durumu bakımından özellikle yeni hocaları ile makûs talihlerini değiştirmek isteyecekleri muhakkaktı.

Her iki takımın da çok önemli eksikleri vardı.

Unutmayalım ki rakip geçen yılın şampiyonu ve kalanlar kalite olarak belli seviyede oldukları tartışılmazdı.

Maçın sürprizi üç kalecisi kovit olduğu için henüz onsekiz yaşından bir ay on gün alan Kağan ile sahaya çıkma zorunda kalışı idi.

Bu ayni zaman Süper Lig’de oynayan en genç kaleci olarak tarihe geçiyordu.

İşte bu takım Cuma günü akşam bize bazı ilkleri ve de güzellikleri yaşattı.

On bir maç aradan sonra Başakşehir’i ilk kez yeniyoruz.

On sekiz yaşında bir genç kaleye geçiyor ve gol yemeden maçı tamamlayıp galip gelmek güzel.

Küme düşme adayı iken ilk kez şampiyonluk adayları arsında anılmak güzel.

Faruk Can’ın ilk kez forma giydiği maçta hatasız oynaması da bir başka güzel.

Daha da güzeli Yusuf Sarı’nın süre aldığının ikinci dakikasında seksen beş metre taşıyıp rakip üç kişiyi geçerek Messi’ye nazire olurcasına attığı enfes gol ile üç puanı getirmesi çok güzel.

Daha ne olsun! Darısı Fener’in başına deyip parantezi kapatalım.

Sonuç olarak sevgili okurlar bu güzellikleri bize yaşatan yönetim, teknik adam ve sporcuları kutlarken Kağan ve Faruk Can’ın yolları açık olsun diyorum.

İyi haftalar.