Her elementin işlenmesinin farklı aşamaları, farklı metotları ve kullanılması gereken farklı araç gereçler vardır.

Demir işlemek için farklı ekipmanlar, farklı bir yöntem, farklı teknikler kullanılırken, ağacı işlerken farklı ekipmanlar, farklı bir yöntem,farklı teknikler kullanılır. Camı işlerken de farklı ekipmanlar, farklı bir yöntem, farklı bir strateji gerekir. Velhasıl kelam her malzemenin kendine özgü bir işlenme yöntemi var. Demiri şekillendirmek için kullandığınız yöntem ve ekipmanları camı şekillendirirken, camı şekillendirirken kullandığınız yöntem ve ekipmanları da ağacı şekillendirmek için kullanamazsınız.

Gelelim Adana Demirspor müsabakasına;

Adana Demirspor müsabakası da şahsına münhasır bir maçtı. Ne Pendikspor’a karşı oynadığımız oyun ve strateji ile ne de Hatayspor’a karşı oynadığımız oyun ve strateji ile kazanamayacağımız, maça özel bir strateji ve özel bir konsantrasyon ile fark yaratmamız gereken bir müsabakaydı. Doğru bir analiz ile rakibin güçlü yanlarına tedbir almamız, rakibi kendi oyunu dışına yani konfor alanı dışına çıkarmanın hayati önem taşıdığı bir müsabakaydı.

Peki yeterli miydi? O da yetmezdi. Çok koşmak, arkadaşlarının açığını kapatmak, savunma güvenliğini elden bırakmamak gibi birçok sportif doğruyu aynı anda sahaya yansıtmanın hayati derecede önemli olduğu bir müsabakaydı.

Peki öyle mi oldu?

Öncelikle hocanın her hafta kadro ile oynamasının, bir türlü kadro istikrarını yakalayamamasının kabak tadı verdiğini söylemeliyim. Yine öyle bir akşam oldu. Kadrolar açıklandığında Nenad Bjelica’nın geçen haftadan 4 yeni oyuncuyla maça başladığını gördük.

Hatta ek olarak maça başlayan oyuncu grubunun psikolojik olarak maça hazır olmadığını, özgüvenlerinin zayıf olduğunu, hem savunma anlamında hemde hucüm anlamında yetersiz gördüğümü söylemeliyim. 

Yenilen golde kademe, atak sonlandıramama hatalarının zincirleme birlikteliğini gördük..

İlk yarının pozisyonsuz geçilmesini kaybolan 45 dakika olarak kayıtlarımız arasına alalım.

İkinci yarıya ilk yarıya nazaran daha etkili ve istekli başladığını, rakip alanda oynamaya çalışan, golü düşünen daha derli toplu bir görüntü veren tarafın Trabzonspor olduğunu söyleyebiliriz..

Dakikaların azalması, skor içgüdüsüyle rakibin geri yaslanması da eklenince ikinci yarıda oyunun Trabzonspor taraftarı için daha izlenesi olduğunu eklemeliyim. 

Korkanın çocuğu olmaz misali ilk 45 dakikayı korkarak geçiren Trabzonspor’a ikinci 45 dakika yetmedi.

Kan kaybı devam ediyor, geçmiş olsun çocuklar