Sadece dövse iyi... Bazen ölmekten de beter eder, öldürür. Şehir hikayelerini sevdiğimizden olacak çok çok meraklıyız bu işlere... Yakın tarih, uzak tarih hiç fark etmez, oradaymış gibi tiyatral bir şova bile dönüştürürüz. "Kulağından tuttu, evirdi çevirdi, hızını alamamış olacak ki tekme tokat girişti."

Bakana!
"Evet. Lider dediğin böyle olacak, ne o öyle? Mıy mıy mıy da mıy mıy mıy... Kadife eldivenli demir yumruğunu masaya vuracak, bir bakışıyla, el hareketiyle milyonları coşturacak. Ha, bir de sabırlı olacak, intikamını özenle saklayacak ve günü geldiğinde…"
Aslında tarif ettikleri Stalin'dir, Hitler'dir, Leopold'dur, Mao'dur, Pol Pot'tur.
Ya da yeni dünya düzeninde türlü türlü uygulamalarıyla onlara benzemeye çalışanlardır.
***
Liderdöver...
Tam da arpa buğday zamanına denk düşünce aklıma geldi nedense.
Hem biçip hem de döven bir makineydi ve 1945'ten beri Türkiye'deydi.
Üretimde bir devrimdi aslında...
Çiftçinin onca işini tek makinede toplaması, zamandan tasarruf...
Tahıl bir yana, saman bir yana...
Balya balya...
Para gibi...
Say say bitmez...
***
'Biçer'in yerine 'lider'i koyunca yeni sözcük türetilmişti bile...
Liderdöver...
Tarih, bunun en acı örnekleriyle dolu...
Oysa hiçbiri unutulmuyor.
Sahnede asılı kalan replikler gibi bir yerlerde bekliyorlar.

Yarına kalıyor ama hiç kimsenin yanına kalmıyor.
***
Hemen her lider, güç zehirlenmesi dönemini az çok yaşar.

Aynanın karşısına geçtiğinde bir böbürlenme, bir özgüven patlaması…

Ben, insan değil miyim?”

Sonuçta otoritenin tek adresi olmanın verdiği güçle karışık tarifsiz bir korku…

Sovyetler Birliği’ni 33 yıl yöneten Stalin, kendi halkından 20 milyon insanı öldürdü.

Almanya’yı 11 yıl yöneten Hitler, 50 milyon insanın ölümünden sorumlu…

İktidarının ilk dört yılında Çin’de 6 milyon insanı öldüren Mao…

Afrika’daki sömürgelerinde 10 milyon insanı öldüren Belçika Kralı Leopold…

Ve Kamboçya’da 2 milyon insanı öldüren Pol Pot…

Liste, kan ve gözyaşıyla uzar gider…

Fakat tuhaf bir durum söz konusu…

Napolyon, Korsika doğumlu bir İtalyan olarak Fransa’ya ve dünyaya yön vermeye çalıştı.

Stalin, Gürcistan doğumlu olarak Sovyetler Birliği’ne…

Hitler de Avusturya doğumlu olarak Almanya’ya…

***

Dünya, liderlerin gittiği yere gidiyor.

Gittikleri yere bizleri de götürecek olan “liderler” bir elin parmakları kadar bile değiller.

Durum tam olarak böyle ve İsrail-İran savaşında apaçık görüldü ki zayıfın, haklı bile olsa yeri yok bu dünyada.

Nükleer tehdidin yerini b2 aldığından beri oyun değişti, oyun kurucu da…

***

Yaklaşık 4,5 milyar yıllık dünyanın başına gelenlere bakar mısınız?

Demokrasi, insan hakları her geçen gün daha bir rayına oturacak diye beklerken…

Sanki başka gezegenlerden gelenlerin işgali altındayız.

Biri, dünya liderlerinin çocukluklarına inip, hepimizi aydınlatmalı…

Çocukluk ve gençlik yıllarında itilmiş kakılmış olma ihtimalleri kuvvetle muhtemel…

Siz, her ne kadar “bunları yapan insan olamaz” diye çırpınsanız da…

İnsan.”

***

Liderdöver” dedik ama önce “tırpan” olup yakın çevresini biçmekle işe başlıyorlar.

Başını kaldıranın, sesini yükseltenin vay haline!

Ya bir kazaya kurban gidiyorlar…

Ya da yediği yemekten zehirleniyorlar…

İntihar da olur…

Kaçarken, sınırı geçmek üzereyken de…

‘Toplu kıyımlar’a gelince…

İşte o an tarihin en kötü liderlerine bir yenisi daha ekleniyor.

Mutlaka kendi kendilerini “yaptım ama niçin yaptım, bi sor” diye yapmacık sorguluyorlar.

Aslında gölgelerinden bile korkuyorlar.

Başkalaşım geçiriyorlar, bir şekilde yok etmekte sınır tanımıyorlar.

Kaşla göz arasında bir “canavar”a, “liderdöver”e dönüşüyorlar.

Ruhlarını şeytana sattıkları besbelli.

Yüzlerce, binlerce, milyonlarca canı biçiyorlar biçiyorlar biçiyorlar…