Pontus mevzusunun gündem yapılmasına kızanlar olabilir. Ancak biz ne kadar kızıp, sussak da Yunanistan’da bu konuyu manipüle etmek için yüzlerce derneğin kurulmuş olduğu gerçeği değişmiyor. Hatta sanatı bile ideolojileri için işlevsel hale getirmişler ve bu güne kadar 57 adet sözde Pontus soykırımı anıtını ülkelerinin değişik bölgelerine dikmişlerdir.  Sizin anlayacağınız adamlar sıkı çalışıyor. Üstelik bu çalışmalar yeni de değil.

Senelerce Osmanlı coğrafyasında kurdukları okullarla Karadeniz Rumlarını Yunan Helenizm’ine bağlamak için çok uğraştılar. Başarılı da oldular. Yaptıkları sahte propagandalar ile 1461 senesinde Fatih Sultan Mehmet Han’ın sona erdirdiği Trabzon Devletini, çoğumuza Pontus Rum Devleti diye yutturdular. İşte bu durumu gören K.T.Ü. Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü geçen hafta üniversite bünyesinde bir çalıştay düzenledi. Çalıştayın açılış konuşmasında Prof. Dr. İsmail Köse’nin yaptığı konuşma bir gerçeğe parmak basıyordu.

“Tarihte algının olguya tahakküm ettiği çok sayıda vaka vardır ki Pontus meselesi de bunlardan birisidir. Yaşanmışlıkları yeniden şekillendirmeyi amaç edinen Yunanistan’da bu gün devlet destekli 600’den fazla Pontus Derneği, konuyu manipüle edip Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın derdinde.

Tarihte yaşananların objektif bir yaklaşımla bütün gerçekliği ile sonraki kuşaklara aktarılması ideal bir yaklaşımken, siyasal hedefler uğruna doğruların tersyüz edilmesi, tarihi gerçeklerin propagandaya kurban edilmesine neden olmaktadır. Tarihte yaşanmış olayların tersyüz edilip, hiç yaşanmamış hadiselerin yaşanmış gibi ya da yaşanmış olanların hiç gerçekleşmemiş gibi sunulmasının önüne geçmek de birinci derecede bilim insanlarının vazifesidir. İşte KTÜ tarafından düzenlenen bu çalıştayın amacını Prof. Köse böyle anlatmaktadır.

Yukarıdaki afiş Frankfurt’ta hazırlanan ve tarihsel olayları manipüle eden çalışmalardan birisidir. Tarihine lütfen dikkat edin 19 Mayıs 1919. Sol altta ise Sümela Manastırının resmi var. Afiş neden Türkçe? Çünkü hedefleri anavatanın dışında yaşayan Türkler. Sürekli aynı yalanı tekrarlayarak kafaları karıştırıp, onları “Canım bizimkiler de Rumları öldürmüş!” moduna sokmak. O yüzden bizim tarihçilerimize çok görevler düşüyor. “Efendim biz yazdık kütüphanelerde var gidin okuyun demek” çözüm değildir. Onlar böyle bir afiş hazırlamışsalar biz de bunun tersi afiş ve görsel yayınlarla doğruları sürekli tekrar etmemiz gerekir. Yoksa Avrupa’daki 3. nesil Türklerin Anadolu’dan duygusal kopuşlarını önleyemeyiz.

PONTUS NE DEMEK?

Bu uzun girişten sonra çalıştayda aldığımız notları paylaşmak istiyoruz. Bir kere Pontus kelimesinin ilk kullanıldığı yer Milattan önce 7. Veya 8. Yüzyılda yazıldığı düşünülen Homeros’un Troya savaşını anlattığı İlyada destanıdır. Ancak burada Pontus herhangi bir yer ifade etmeyen “deniz” anlamında kullanılmıştır.

Bundan neredeyse 400 sene sonra tarih araştırmacısı olan Heredotos’un hazırladığı haritalarda Pontos artık herhangi bir deniz değil tüm Karadeniz’e verilen coğrafik bir ad olmuştur. Sonra yine Heredotos tarafından hazırlanan haritalarda bir ucu İnebolu’da öbür ucu Batum’da olan bir bölgenin adıdır Pontus.

PONTUS’U KİM KURDU?

Bundan sonra Pontus kelimesi coğrafi bir tanımlamadan siyasi bir tanımlamaya dönüşmüştür. Nitekim Milattan Önce 302 yılında kurulup yine Milattan önce 63 yılına kadar bu bölgede kurulan devletin adı Pontus Krallığıdır.


Pontus devletinin kurucusu 1. Mithradates’tir. Ancak bu Mithradates’in Rum ya da Yunanlı olduğunu düşünüyorsanız yanıldığınızı baştan söyleyelim. Zira bu adam İran (Pers) kökenlidir. Nitekim Pontus Krallığı, İran asıllı Mithradates sülalesi tarafından Amasya merkez olmak üzere kurulan bir devlettir, arması ay yıldızdır. Kuruluşundan yıkılışına kadar sırasıyla 6 kral tarafından yönetilmiş ve milattan sonra 63 yılında 6. Mithradates zamanında Romalılar tarafından yıkılmıştır. Yani 400 yıl bile sürmeyen bir hâkimiyetleri olmuş, ay yıldızlı armayı kullanmaları nedeniyle Anadolu’nun milli devleti” tanımlamaları bile yapılmıştır. Hatta Anadolu’nun yerli halkı ile ilk milli orduyu da onların kurduğu söylenir.

PONTUS RUM DEVLETİ YALANI

Romalılar Pontus devletini yıkıp bütün Anadolu’yu istila edince, Trabzon şehrinin bulunduğu Doğu Karadeniz Bölgesi de Romalıların egemenliği altına girmiştir. Romalılar tarafından Pontus Krallığına son verildikten sonra Anadolu’da bu ad altında başka bir devlet kurulmamıştır. Bunun altını çizelim. İstanbul’un Latinler tarafından işgal edilmesi üzerine İstanbul’dan kaçıp Trabzon’a gelen Kommenos hanedanının 1204 yılında kurduğu ve 1461 senesinde Fatih tarafından yıkılan Trabzon Devleti ile MÖ kurulan Pontus devleti arasında hiçbir bağ yoktur.

Bu yüzden büyük Sultan Fatih Sultan Mehmet’in tarihe gömdüğü devlet Pontus Rum Devleti değildir. Şark ve Garp kurnazlarının Trabzon Rum Pontus devleti demeleri yaklaşık 150 yıldır söyledikleri yalanlara kendilerinin de inanmasından başka bir şey değildir. Tarihte böyle bir devlet yaşamamıştır.

PONTUS RUM DEVLETİ NEREDEN ÇIKTI?

Peki, bu Pontus Rum Devleti meselesi nereden çıkmıştır? Aslında her şeyin Fransız İhtilali sonrasında Osmanlı coğrafyasındaki Hıristiyan grupları Osmanlıya karşı kullanma girişimleri ile başladığını söylemek yanlış olmaz. İlk iş olarak, Osmanlı hâkimiyeti altında yaşayan, uzun yıllar dinleri ve dilleri ayrı olan farklı unsurlar, Batılı devletlerin kışkırtması ile birbirine düşman hale getirildiler. Özellikle Yunanistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra kurulan Atina üniversitesi, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde varlık gösteren Rum nüfusun, Yunan milliyetçiliğine dahil edilmesi konusundaki çabalarını da unutmamak gerekir. 

Sonra özellikle Karadeniz’de Rumların kurduğu okullar ve o okullara Yunanistan’dan gelip ders veren öğretmenlerin gayretlerini de saymak gerekir. Ancak günümüzde çıkarılan her fitnede olduğu gibi burada da Amerika’nın parmağını ve Fener Rum Patrikhanesinin çabalarını görmezden gelemeyiz. Zira ilk Pontus cemiyetinin 1904 senesinde Merzifon Amerikan Kolejinde kurulması tesadüf değildir. 

Sadece Amerikalılar değil başta Trabzon olmak üzere Karadeniz’de diğer ülkelerin kurduğu yabancı okulları da Pontus değirmenine su taşımaya devam etmiştir. Zira Osmanlı Hükümeti büyük bir gafletle bu yabancı okulları hiçbir şekilde denetlememiş. müfredatına ve görev yapan öğretmenlere karışmamıştır.

Mondoros mütarekesinden sonra artık hedefler açıkça ilan edilmeye başlanmış, İnebolu’dan Hopa’ya özerk bir Pontus Cumhuriyeti kurulması istenmiştir. Özellikle Trabzon Metropoliti Hirisantos bu konuda neredeyse kendisini paralamıştır. Bununla birlikte Ermenilerin de bu topraklarda gözünün olduğunu söylememiz gerekir.

Sonrası malum; Rumlar ve Ermeniler o dönemde Müslüman Türklerin Karadeniz’deki %80’in üzerindeki ekseriyetli nüfusuna bakmadan, olmayacak hülyaların peşine düşüp, bölgede kan ve gözyaşına neden olmuşlardır. Bunun sonucunda da Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan da mahrum kalmışlar, refah ve huzur içerisinde yaşadıkları Anadolu topraklarından ebediyen ayrılmışlardır.  

Şimdi aradan bir asır geçmiş başta Trabzon olmak üzere bölgede kimliğini gizleyen az sayıdaki Rum unsurdan başka nüfusları kalmamalarına rağmen aynı hülyayı güdüyorsalar ne diyelim: Halep ordaysa arşın buradadır.