2025-26 sezonu başladı.. Olabilirse hayırlı olsun! İbrahim Hacıosmanoğlu geçenlerde “ligin cazibesi yok” çıkışı yaptı... Hakkını verelim doğru tespit. Asıl sorun, bu sözlerin kime ait olduğu. Çünkü cümleyi kahvede oturan taraftar değil, Türk futbolunun en tepesindeki isim, TFF Başkanı kuruyor.
Bir futbol yöneticisi, sorunları yalnızca teşhis eden kişi olamaz. Halbuki Hacıosmanoğlu’nun görevi çözüm üretmek. Ama görünen o ki, Federasyon Başkanı bile Türk futbolunun kısır döngüsünü uzaktan izleyen bir yorumcu gibi konuşuyor.
Yayın gelirleri adil mi? Hayır... Altyapıya yatırım var mı? Yok... Hakem düzeni güven veriyor mu? Tartışmalı... Kulüpler Avrupa’da rekabet edebiliyor mu? Gitgide zorlaşıyor...
TFF Başkanı, “ligin cazibesi yok” dedikten sonra, bu cazibeyi geri getirecek planı da ortaya koymak zorunda. Yoksa bu açıklama bir özeleştiri değil, sadece çaresizliğin ilanıdır.
Başkan’a soralım... Madem lig cazibesiz, bu cazibeyi geri getirmek için ne yapacaksınız? Patron sorunu sadece dile getiren kişi olursa, bu ülkenin futbolu daha kaç yıl yerinde sayacak?
Türk futbolu artık dert yanan yöneticilere değil, sorunu masada çözecek iradeye muhtaç. Başkanlık koltuğu bahane üretenleri değil, çözüm üretenleri hak eder. Hayırlı olsun deyip geçeceksek, bu yazının ne anlamı kaldı?
Artık söz değil, somut adımlar bekleniyor. Eğer Türkiye Futbol Federasyonu bu sezon, yayın gelirlerinde şeffaflık sağlayacak yeni modeller, altyapı yatırımlarında somut taahhütler, hakemlik sisteminde güven artırıcı önlemler açıklamazsa; ülkenin futbolu, kritik bir kırılma noktasını daha geride bırakmış olacak.
Bu yüzden çağrı net: "Planı göster, hayali bırak!". Güven kaybı tamir edilebilir ama zaman asla geri gelmez. TFF Başkanı’ndan beklenen, sadece teşhisi tekrarlamak değil; çözüme inanan biri olarak bu oyunu yönlendirecek cesareti göstermek olmalı. Yoksa bu koltukta oturmakla oturmamak arasında bir fark kalmaz.