Değerli Okurlar, Türkiye çok sıkıntılı yıllardan geçti. 30 Ağustos törenini TRT’de yorumlayan tarihçi Tufan hoca anlattı: ‘Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrasında, geniş arazi yapısına sahip illerden Sivas’ın binin üzerindeki köyünde su bile yokmuş.

Sağlık Bakanlığı ilk Diş Hekimlerini 1950 yılında atayabilmiş.’

Her ne kadar gençler bunları anlamıyorsa da bir çoğunu tarih zaman içinde yazdı, yazacak.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra NATO denen sözde birlik kurulmuş, dünyanın dört bir yanında kafasını kaldıranın başına vurmuş. Ülkelerde iktidarlar kurup, iktidarlar yıkmış.

En fazla sıkıntı yaşayan ülke, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti devleti olmuş.

Rahmetli Menderes, Türkiye’yi NATO’ya sokmuş, o sözde ittifak, onu sonradan idam ettirtmiş.

1960’dan itibaren insanlar birbirine düşürüldü. Sonra bir kısmı faşist, komünist olarak ayrıştırıldı.

1970-80 arasında idealist, vatansever gençler öldürüldü, ülke genelinde kan oluk gibi aktı.

İnsanımız için zor bir süreçte adına 28 Şubat denilen, 1994-2002 dönemi oldu.

Yerel yönetimler Refah Partisi’ne geçince önce Erbakan ülkeye şeriat getirecek diye, sonra Mesut Yılmaz Çevik Bir paşaya kafa tuttu diye, arkasından Ecevit, ABD’nin Irak’ı işgaline onay vermedi diye siyaseten öğütüldüler.

Yüzde 20’lik partileri meclise bile (2002) giremediler.

Türkiye’nin eksiklikleri aksaklıkları, sıkıntıları hala var. Fakat, Türkiye, patinaj yaptıran inanç özgürlüğü konusunda önyargıları aştı.

Bu ülke toprakları içinde yaşayan her milletten, her inanıştan insanlar ibadetlerini layıkıyla yapabiliyor ve yaşamlarını sürdürebiliyorlar.

Daha birkaç hafta önce 28 Şubat sürecindeki dayatmalara kızarak başını örten bir yazar bu kez bugünkü uygulamalara kızarak başını açtı. Takip edenler, ‘senin bileceğin konu’ deyip geçtiler.

Cumartesi Milli Savunma Üniversitesinin mezuniyet töreni vardı, tribünlere bakıyoruz, başı örtülü, başı açık eşler, anneler çocuklarını gururla izleyebiliyor

30 Ağustos Trabzon.

Pazarkapı Camii, şehit aileleri için okutulan Mevlid-i Şerif sonrası

Trabzon Valisi Aziz Yıldırım çıkışta sırtlarında çantaları ile iki çocukla karşılaşıp sohbet ediyor. O çocukları küçük bir sınava tabi tutuyor.

Namaz surelerini sordu, onlar da eksiksiz okudular..

Ardından ‘okul derslerinize de çok iyi çalışın’ diyerek harçlıklarını verip yolladı..

Vali beyin hemen yanında Trabzon Jandarma Alay Komutanı da var. O da son derece makul bir şekilde diyalogu tebessümle takip etti.

Türkiye’nin normalleşme bakımından geldiği nokta bu.

Vali bey Kuran okuttu, Komutan son derece makul karşıladı diye Cumhuriyet zarar görmedi.

Keşke, Türkiye kıyafet ve inanç özgürlüklerinde aldığı mesafeyi Adalet ve Ekonomi alanına da yayabilsek.

İşte o zaman çok daha sağlam bir kardeşlik zeminini oluşturabiliriz..

Siyasi mücadele buna dün olduğu gibi bugünde müsaade etmiyor olsa bile ülkemizin her alanda güçlenmesi için bu birlik ve beraberliği zor da olsa yakalamalıyız. Mutlu haftalar.