Yine bir transfer ayı Taraftar her zaman olduğu gibi pür dikkat; Az buçuk bu işlerle ilgileniyoruz ya, yolda izde soruyorlar; Abi kimi aldık?
Henüz kimse yok’ deyince da kızıyorlar.
Senin de bişeden haberin yok..
Kimi de sitem ediyor:
Bunlar kimseyi alamaz ya..
***
Evimize 40 adım olan mesafesi nedeniyle nedeyse sabah akşam içinden çıkmadığınız İdmanocağı kulübünde10lu yaşların başında kuruluş sancılarına tanık olup o günleri bire bir yaşamış biri olarak.
Ayrıca önce seyirci ,sonra iyi kötü futbolcu, antrenör, yönetici, TFF Üst Klasman Temsilcisi, gazeteci, yazar,TV program yapımcısı ve yorumcusu olarak yarım asrı aşan futbol haşırneşirliğimizle bir şeyler yazıp söylüyoruz lakin, herkesin herşeyi bildiği günümüzde Trabzonspor transferlerde aynı yanlışları yapmaktan,
taraftar da ‘İllada transfer’ baskısıyla yöneticileri bu yanlışa itmekten bir türlü bıkmıyor.
Sana uyar, uymaz demeden,
Yaşını ve geçmiş sakatlıklarını hesaba katmadan,
Sırf transfer yapmış olmak için 10 un üzerinde oyuncuyu, hem de çoğu boyunu aşan paralarla kadroya katarsan,
Herkesin güç kazandığı transferde sen güç kaybetmeye devam edip sürekli geçmişi ararsın.
Sezon sonlarında da ‘Biz ne yaptık’ deyip yanarsın..
Halbuki Trabzonspor’un transfer stratajisi bellidir.
Az ama öz adam alacaksın, aldığını da oynatacaksın.
Yanlarını da mevcutlardan ve kendi gençlerinden tamamlayacaksın.
‘İleride olur’ diye, olmamış oyunculara da ‘Olmuş parası verip, olacak kendi gencinin de önünü kesip 3 liglere yollamayacaksın..
Daha önce de yazdık.
Zaten bu mantıkla kimseyi de olmuşlaştıramadık..
Ve de bu işlere de şimdiye kadar olan transfer fiyaskolarında payı bulunanları karıştırmayacaksın.
‘Yakanı da daha Scoutların yola çıkmadan her türlü rezervasyonunu yaptırıp onları bekleyen işbilir menajere kaptırmayacaksın.
Ülkesinde 300 bin Euro brüte oynadığından (Vergiler çıkınca kalan 150 bin Euro) 500 bin Euro versen ayakkabısını bile giymeden koşarak yola çıkacak oyunculara da 1.3 milyon Euro garanti ücret dışında 600 bin Euro’da imza parası kaptırmayacaksın.
Bir yıl sonra da cebine ekstra para koyacak göndermek zorunda kalmayacaksın..
Müzmin sakat 35 lik stoperle yıllık 3 milyon Euro gibi astronomik bir ücretle 3 yıllık anlaşma yapıp sonrasında ‘Bundan nasıl kurtulurum ‘diye fal açmayacaksın.
Bu yüzden geç olsun temiz olsun.
Yedek kulüben değil, sahadaki eksik mevkilerin dolsun..
Haydi hayırlısı!
İdmanyurdu efsanesi!
Trabzon futbolunun temelinde harcı bulunan amatörün önce Yenitepe, ardından da İdmanyurdu adıyla köklü takımlarından İdmanyurdu çok uzun zaman önce futbol faaliyetine son verdi ama, yarım asırı aşkın aynı kişilerin çıktığı lokali efsane olma özelliğini sürdürüyor.
Avukatlar Yılmaz Karabekir, Şener Aşan , karayollarından Mustafa Civelek, Havayollarından Hasan Tahsin Çoşkun, adliyeden Muamele Zeki, Sarı-Siyahlı forma altında gençliklerini geçirmiş, Hüseyin Timurcuoğlu, İrfan Manzak ,Hakkı Pirselimoğlu, tatlıcı Fuat Akgün, Nuri Kanman, Hadi Uzunhasan, Ergun Kantarcı, Tuncay Mesçi, Selahittin Diyadin, Zihni Dikkan, gibi müdavimler aramızdan ayrılıp duvardaki panoda fotoğrafları yer alsa da, 16-17-18 yaşlarında çıkmaya başlayanların şimdi en gencinin 70 i devirdiği lokal değil Türkiye’de, Dünya’da bile eşi benzeri olmayan özelliğini sürdürüyor.
Bayramın 4. günü Gazeteciler Cemiyetinde rastladığım Bülent Deveci arkadaşımız ‘Abi gel İdmanyurdu’ne gidelim’ deyince koşar adım vardık lokale..
Üye aidatlarınının yanında lokalin büyük oranda maddi yükünü çeken Ömer Eyüpoğlu müdürümüz ile Ömer Uzun Hocamızın aynı köşe ve aynı masadaki iddialı king oyunlarından birine tanıklık ettik.
İki hocamızın dışında Osman Satıcı ile Turgut Erkul’un da yer aldığı oyunu Ufuk Şiranlı, Bülent Deveci ve Nihat Kars’la bir süre izleyip hemen ayrıldık masanın etrafından.
Zira burada adettendir, yanında oturduğun kişi iki el açamazsa önce içinden hayıflanır sonra da hiç lafını esirgemeden ‘Ne kadar da uğursuz ayağın var, sen git iki tur at’ der.
Bu konuda en ünlü olan da rahmetli Yılmaz Karabekir Abimizdi..
Yakınında kızacak kimse yoksa garsona çıkışırdı;
‘Sen bana çay getirme; ayağın uğursuz geliyor’
Çukur çok ama!
Hani her bayramda çoğu da haklı olarak geçmiş anılıp sürekli ‘Nerede o eski bayramlar’denir ya..
Epey zaman önce bir yazımda ‘Sadece bayramlar mı değişen?
En azından kafanı kaldır Boztepe’ya bak..
Boz’u duruyor ama patlamış mısır gibi yükselen apartmanlar arasından ara ki tepeyi bulasın’
Bu gidişle 10 yıla kalmaz çocuklar büyüklerine soracak;
Buraya niye Boztepe diyorlar’ diye yazmıştım.
Bayramdan sonra bir okurumuz aradı, aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-Abi,çok güzel de bizi de yazsana.
-Neresi?
- Çukurçayır
- Sizde ne var?
- Çukur çok ama ,çayır kalmadı!..
erken uyarı