Geçtiğimiz sezon hemen her atağında pozisyon bulup çok kolay gol atan bir Trabzonspor vardı sahada.
Gidenlerle, gelenler arasındaki uçurumun ortaya çıkardığı kalite farkı ise Trabzonspor'u gol atması neredeyse mucizelere kalmış bir takıma dönüştürmüş..
 
Bir iki oyuncunun sakatlanıp ya da cezalı duruma düşmesi de eklenince buna hepten çaresiz kalıyorsun..
Ve bu durum hem Abdullah Avcı'nın işini zorlaştırıyor, hem de taraftarı çileden çıkarıyor.
Avcı'da mecburen takımı sahaya 'İşi gol yemeden götüreyim, nasılsa bir gol atarım ve o golle de maçı kazanırım' düşüncesi ile sürüyor.
 
Bu düşünce Erzurumspor ve Ankaragücü karşılaşmalarında sonuç verdi.
Sivasspor karşısında da neredeyse veriyordu.
 
İlk yarının 30 dakikasında etkin görünen 45. dakikada golü de bulan Bordo-Mavililer yakaladığı birkaç net pozisyondan birini daha değerlendirip maçı koparabilirdi..
 
Sonuçta Sivassspor bulduğu tek pozisyonu gole çevirerek amacına ulaştı.
 
Ve de iyi futbolun değil galibiyetin önemli olduğu bu geçiş döneminde iki puanının uçmasına, morallerin bozulmasına yol açtı.
 
SIKINTININ BÜYÜĞÜ GOL!
 
Yeni teknik direktörüyle geçirdiği üç haftalık sürede defansif zaaflarını önemli ölçüde gideren, orta saha defans uyumunu bir oranda gerçekleştiren Trabzonspor, forvetsiz oynamanın sıkıntılarını ise çok büyük oranda yaşıyor.
 
En ilerideki Afobe'nin katkısı neredeyse sıfır.. Bıraktık gol atmayı top bile tutamıyor.
Açıklar topu rakip sahaya, kaleye taşımak yerine sadece beklerine yardım ediyor..
Ve de Trabzonspor için oyun bir anda ortada sıçana dönüyor..
Sanki karşıda kale yok da, futbolun amacı sadece top çevirmek..
Öyle ki, Trabzonspor'u izlerken kazanmak için gole gerek olmadığı hissine kapılıyorsunuz....
Bunun sonucu olarak çok pas hatası yapılıyor.
İleri vites olmayınca gaza basmaya gerek duyulmadığından çok da yavaş oynanıyor..
Ve de eskiden kalma bir alışkanlık artarak sürmeye devam ediyor..
Gereksiz ve aşırı geri pasları..
İleri oynansa rakip kalede tehlike oluşturacak pozisyonlarda bile toplar taa santradan kaleci Uğurcan'a gönderiliyor...
Bu kadar mı güvensiz bu oyuncular?
Çünkü böyle bir saçmalık hocanın isteği olamaz!
Bu duruma müdahale edip arkadaşlarını yönlendirecek bir lider arıyor gözler sahada ama bulamıyor..
Bunu yapmasını beklediklerimiz ise etliye, sütlüye karışmıyor..
Niye?
Kimin aklında ne olduğunu bilemem!..
 
BU NASIL AÇIK?
 
Hadi diğerleri neyse de açık oyuncuları bile aynı....
Oysa açıklar topu rakip sahaya, kaleye taşıyan adamlardır..
Elbette geriye de dönecek, rakipten top kapacak, geri pası da yapacak
Ancak bunları yaparken ileri vitesi iptal etmeyecek!..
Mesela Bilal...

Rakip kaleden çok kendi kalesini, Sivas sağbekinden fazla takım arkadaşı sol bek Marlon'u gördü!..
Süper Lig'den talipleri varmış, izin verin gitsin gamsız, tasasız futbolunu oynayacağı bir takımda mutlu olsun..
Milleti de sıkıntıdan kurtarsın!
Bu işi yapsınlar diye alınan Diabate ile Plaza'nın ne işe yaradıklarını ise şimdiye kadar göremedik.
 
SON DAKİKA DEĞİŞİKLİKLERİ!
 
Pozitif vakaları, sakat oyuncuları ve araya giren Avrupa maçları nedeniyle kolu kanadı düşmüş olarak  teknik patronsuz Trabzon'a gelen Sivasspor için beraberlik galibiyet kadar değerli bir sonuçtu..
Ve skoru korumak için sonlara doğru habire oyuncu değiştirdi. 10 değişiklik hakkı olsaydı hepsini de kullanacaktı..
 
Lakin berabere durumdaki Trabzonspor'un son iki dakikada yaptığı değişiklikler yadırgandı.
Ki bu Sivasspor'un değişiklik hakkını iki arttırmaktan başka işe yaramadı ..
Öyle ya, eğer bu oyuncular iki dakikada maçı kurtaracak kadar yetenekliyse o zamana kadar niye beklendi..
 
Bence, 'Galibiyet gitti, bari maçı kaybetmeyelim' düşüncesi..
 
Neyse..
Artık giden gitti, şimdi önümüzdeki haftalara bakacağız!..
Ancak en azından bu önlibero ve golcü sorunu ara transferde çözemezse, önümüzdeki haftalarda göreceklerimiz de bundan pek farklı olmayacak!..
Mümkün mertebe sıkmayın canınızı..
Benim gibi maçı izlerken bir paket sigarayı bitirmeyin..
En azından şununla tesille bulun..
Hala coronaya yakalanmadık!..
 
MESSİ OLMAK!
 

Bu abartma işinde üstümüze yoktur millet olarak..
Hemen her konuda öyleyiz de futbol işinde hepten ipin ucunu kaçırırız..
İki iyi maç oynayan 17 yaşındaki bebenin payesi hazırdır..
'Yıldız..'
Biraz daha iyisi.
'Dünya yıldızı..
Hem de Messi..'
Peki ne yapıyor bu sobada odun, kömür yerine parasını yaksa 50 yılda bitiremeyecek Messi..
Goller atmaya, takımını kurtarmaya devam ediyor.
Peki ya bizim Messi'ler?..
Hala bekliyoruz..
Neyi?
Oyuna ağırlığını koyup sorumluluk almasını, galibiyetlerde başrol oynamasını..
Olmuyor mu?
Bu soruyu ben sorayım;
Sizce oluyor mu?
 
CELAL HOCAM DA GİTTİ!
 
Trabzon ve Türk futboluna çok uzun yıllar futbolcu ve antrenör olarak hizmet veren, büyük emek harcayan, Sebat Gençlik'te benim de antrenörlüğümü yapmış olan Celal Genç büyüğümüz de ayrıldı aramızdan..

Özellikle terörün en azgın olduğu yıllarda hiç çekinmeden futbol aşkıyla Doğu ve Güneydoğu yollarını otobüsle katedip buralarda sayısız takım çalıştıran Celal Hocamı bir kez daha saygıyla,s evgiyle anıyor, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum..

Rahmetin bol, mekanın cennet olsun Hocam..

Urfa, Mardin, Diyarbakır deplasmanlarının bitmez, tükenmez otobüs yolculuklarının sohbetleri anılarımızın nadide bir parçası olarak yaşamaya devam edecektir..
 
İKİ POLİS, BİR İTFAİYECİ!
 
2022 yılında Katar'da düzenlenecek Dünya Kupası'na katılacak takımları belirlemek amacıyla oynanacak eleme maçları için G Grubu’nda mücadele edecek olan Türkiye'nin rakipleri arasında Celabitarık da olunca yaygın medya yine küçümser bir hava takındı.
 
Neymiş, 'Kadrosunda iki polis, bir itfaiyeci, bir de gümrük memuru' varmış.
Aynı şeyleri yıllar önce İzlanda çıktığında da yapmışlardı.
 
'Üç balıkçı, iki kasap, bir de nalbur var. Öğle paydosunda antrenman yapıyorlar' türünden haberlerle güya dalga geçmişlerdi ancak o İzlanda gördüğü yerde tokatlamıştı bizi'
 
La, adamlar hiç olmazsa meslek sahibi, bizdekilerin çoğu gibi 'Vasıfsız elaman' değil...
 
NAPAYIM BONALİYRIM
 
Tüm ülkeler Dünya'ya bir kabus gibi çöken Corona lanetinden kurtulmak için çırpınırken bizde de ilgili ve yetkililer çeşitli tedbirler alıyor. Alıyor ancak bunlar yetmiyor, bir de bunlara uyulması için de insanlara doğrudan yalvarıyorlar.
Çünkü hala işin vahametini anlamayan ve kurallara uymamak için kırk takla atan 'Dangalaklar' yüzünden alınan tedbirler de beklenen yararı yeterince sağlayamıyor.
Niye evde durmuyorsun?
- Canım sıkay..

Niye maske takmıyorsun..
-Bunaliyrım..
Ula vicdansızlar asıl bunalanları görmek için şu fotoğrafa göz atın ..
Atın da utanın biraz..
Çoluk, çocuğuna uzaktan bakıp sabah akşam insanüstü bir gayretle çırpınan bu insanların ahını almaktan da mı korkmuyorsunuz?
Aslında bunların alayını toplayıp 260 kişiye Corona bulaştıran üflemeci kadına götüreceksin..
Sağdan, soldan, karşıdan üfle anam üfle.