Beşiktaş Trabzonspor maçı her daim izleyiciye zevk veren, sonuçtan müstesna güzel bir derbidir. Galatasaray Fenerbahçe derbileri gibi oyun skor baskısı altında ezilmez, güzel oyunun öne çıktığı, bol gollü geçen müsabakalar olur.

Hele de bu sezon, iki tarafın da şampiyonluk umudu yok, ligden düşme derdi yok. Bu müsabakanın hedeften uzaklaşmış iki takım için rehabilitasyondan öte bir anlamı yok. Özellikle iki takım taraftarlarının da güzel futbola hasret kaldığı bu sezonda. Beklentim en azından bu maç özelinde takımların izleyicilerine güzel bir futbol resitali sunması yönündeydi.

Brad Pitt ile Edward Norton’un başrollerini oynadığı, Chuck Palahniuk’un aynı adlı kitabından uyarlanmış Dövüş Kulübü filmini hatırlamayanımız yoktur sanıyorum. Hayattan beklentisi kalmamış, mutsuz, sistemle sorun yaşayan kişilerin üzerindeki negatif enerjiyi atmak adına otoparktan bozma bir ringte birbirini hırpalamasını, deşarj olmasını konu edinen bir filmdir. Bu dövüşün sonunda para yoktur, kupa yoktur. Kazananın vede kaybedenin duygusal anlamda yaşadığı haz dışında hiçbir getirisi yoktur. 

Maç öncesinde benim bu müsabakaya bakışım filmin konusundan farksızdı.

Trezequt’in Afrika  kupasından dönüp formasına kavuşması, Denswil’in sakatlık sonrası sahalara dönüşü ile kadro kalitesinin bir tık arttığını, daha derli toplu bir görüntü verdiğini söylemeliyim. Maç başı itibariyle daha fazla topla oynayan, daha çok isteyen, daha fazla pozisyona giren taraf misafir ekip Trabzonspor’du. 

İlk yarının bitmesine dakikalar kala yine bir hakem skandalı ile oyunun gidişatı değişti. Bardhi’nin ceza alanı içinde yaka paça indirilmesine göz yuman hakem triosu oyunun kaderine etki etti ve dakikası dolmadan Beşiktaş’ın galibiyet golü göldü (1-0). İlk yarı bu golle son buldu. 

İkinci yarı için de ilk yarıda olduğu gibi Trabzonspor’un daha etkili göründüğünü  söyleyebiliriz.  Oynayan taraf Trabzonspor olsa da gol noktasında bitirici isimler olmayınca skor üretmekte mümkün olmuyor ve bir süre sonrasında konsantrasyon da düşüyor ve basit bir hatadan kalende golü görüyorsun. Öyle de oldu (2-0) 

Oyundan bağımsız olarak Beşiktaş’ın iki golüne de imza atan genç Semih Kılıçsoy’u bir futbolsever olarak tebrik ediyorum. Beşiktaş adına kayıp sezonun ganimeti diyebiliriz.

Trezeguet’in boş kaleye gönderemediği top ve ardına Mert Günök’a teslim ettiği top Trabzonspor adına maça tutunabilme şansıydı, o da olmadı. 

Sonuç olarak ligin açık ara en kötü futbolunu oynayan iki takımın maçını, hakemin katkısıyla kazanan Beşiktaş oldu.
Geçmiş olsun Fırtına