AK Parti kuruluşundan bu yana yani 22 yıl aradan sonra ilk kez bir seçimde yenilmesi partinin bütün dinamiklerini yerinden oynattı.

Tabiri caizse 31 Mart’ta adeta deprem yaşayan AK Parti’de yenilginin nedenleri ve sorunları enine boyuna araştırılırken, Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir çıkış yolu arama çabası sürerken, hala birileri partiyi değil kendini ve çevresini düşünmesi akıllara durgunluk veriyor.

Küçük olsun benim olsun mantığı

Partiyi biz yönetelim veya yönettirelim ihtirasları.

Bu tiplerin, partiyle veya davayla da uzaktan yakından hiçbir alakaları yoktur.

Hele hele davayla asla.

Partiyle bağlantıları tamamen menfaat ve duygusallık

Kendilerine veya çevresindekilere.

Şunu öncelikle belirtmeliyim ki son zamanlarda bu tiplerle işgal altında olan AK Parti’nin kendisini mutlak suretle yenilemelidir.

Hem de bunlardan başlayarak.

Tepeden aşağıya

Çünkü AKP Parti üzerindeki yükü artık taşıyamıyor.

Partinin kökleri gövdeyi taşıyamıyor

Gövdeyi oluşturanlar dava adamlığından çok, millet menfaatinden çok, toplum çıkarlarından çok sadece kendilerine Müslümanlar.

Davaymış… Ne davası, tamamen kendi menfaatleri

Milletmiş… Ne milleti, sadece kendi çıkarları.

Müslümanmış ne Müslümanlığı Yezit’in ta kendileridir.

Ebu Cehiller’in alasıdır.

Evet, AK Parti’de yeniden yapılanma şart ve bu yapılanma yukarıdan başlayıp aşağıya doğru inmelidir.

Tabiri caizse AK Parti kendini budamalı.

Yeniden tomurcuk vermeli ve yeşermeli

Yoksa değişime gövdeden gidilirse değişen bir şey olmayacak

Yukarıdan başlayacak olan değişimle, üstteki yeniden yapılanmayla teşkilatlar nezdinde de hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını hissettirmelidir.

Herkes de kendisine kendiliğinden çeki düzen verecektir.

AK Parti’de vazgeçilmeyecek olan tek isim sadece Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Erdoğan’dan başkası yalandır.

Cumhurbaşkanı bu nedenledir ki duygusal davranmamalı, ihtilaller evlatlarını bile yer felsefesinden hareketle mutlaka neşteri vurlmalı.

Daha da önemlisi AK Parti’nin içinde var olan Yezit’ler ve Ebu Cehil’ler apar topar partiden uzaklaştırılmalı, etrafına bile yaklaştırılmamalı.

Yukarısı için düğmeye basılan yapılanma teşkilatlara da sirayet edeceği konuşulmaya başlanınca birilerinin yeniden yamanma çabası veya birilerini yamama uğraşı maalesef tüm şehirlerde var.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Haziran ayından itibaren kongrelerin başlayacağını açıklamasından sonra illerde de kaş-göz oynamaya başlamış el-ayak işaretleri veriliyor bile.

Birilerinin başı-gözü oynamaya başlamış.

Birileri, birileri için uğraşıyor, o birileri de bir şekilde parti içerisine sızıp orayı dizayn etmeye çabası içerisindedir.

Bu şehrin her deliğinden çıkan bu kişiler kemirgenlik özellikleri ile bir yerleri kemirmeye, bir yerleri kaşımaya çalışıyor ne yazık ki.

AK Parti’nin Trabzon’da Türkiye birincisi olmasına rağmen bunu bir başarısızlık olarak gösterip hatta mağlubiyet sayıp il başkanı Sezgin Mumcu’nun üzerine yazmaya çalışanlar var.

Yani Sezgin Mumcu’yu başarısızmış gibi gösterip algı oluşturup ve önümüzdeki aylarda yapılması planlanan Trabzon İl Başkanlığı kongresinde aday olmasının önünü kesmeye çalışıyorlar.

Yani dertleri bu şehir değil, sadece bu şehri yönetmektir,

Kimler mi bunlar.

Bu şehirde çok Ebu Cehil’ler var

Bu şehirde çok Yezit’ler var.

AK Parti’nin hem içinde hem de dışında onlarla birlikte işbirliği içerisinde olan işte bu Yezit’ler derdi şehri yönetmek

Onlar bu şehrin önünde duran takozlardır.

Özetle şu;

AK Parti’deki yapılanma mutlak suretle yukarıdan aşağıya inmeli ve sağdan-soldan, öteden-beriden gelebilecek ve içeri sızmaya çalışacak Yezit’lere de müsaade etmemek.

Hem partiyi içerdeki Yezit’lerden kurtarmalı, hem de dışarıdaki Ebu Cehil’lerden.