Geçenlerde bir dost sohbetinde bulunurken “yahu bu şehre de bir şey yapılmadı” diyen bir arkadaş aslında bu yazıma vesile oldu. Bu şehre bir şey yapmak için önce bu algıları yıkmak gerekir. “Ağzınla kuş tutsan yaranamazsın” deyimine münhasır bir insanımızın da şehrimizde olduğu çok açık ve acı bir gerçek.
 
Beşiktaş maçında yaşanan olaydan bir örnek vermek istiyorum. Trabzonspor’u şampiyonluklara taşıyan, Milli Takımı da dünya 3.’sü yapan, başarılarıyla dünyaya nam salmış Şenol  Güneş’in Trabzon’a  gelince gösterilen tepkiyi, terbiyesizliği herkes biliyor. Bu şehrin suyundan mı havasından mı bilinmez fakat bu şehre en başarılıların bile yaranılmadığı, kabul görülmediği bir gerçek var ortada.
 
Elbette yapılan ve yapılmayanları eleştirmek en doğal hakkımız. Fakat yapılanları da görmemezlikten gelmek bence doğru bir yaklaşım değil. Yapılanları takdir etmek yapılmayanları ise dile getirmek her erdemli vatandaşın görevidir. Bu şehre doğru ve faydalı yatırımları ancak bu şekilde yapabiliriz.   
 
Bu şehri değiştireceksek, bir şeyler yapacaksak, tarihi dokusuyla iç içe geçmiş 4 bin yıllık mazisi bulunan bu şehri önce değer vererek, keşfederek, kıymet bilerek değiştirmeliyiz. Her gün işe gidip geldiğim yolumun üzerinde bulunan Bedesten, Alacahan ve tarihi camileriyle iç içe bulunan Kemeraltı Çarşısı yıllardır bu şehre hem ticari hem de turizm olarak hizmet vermektedir.
 Ortahisar Belediyesi herkesin bildiği fakat yıllardır kimsenin göremediği o tarihi güzellikleri tarihi dokusunu koruyarak, restorasyon yapıp, ışıklandırarak, birkaç değişiklikle ele alarak şehir merkezine müthiş bir katkı yapmıştır. Böylesi güzel iş yapan, bu şehre bir katkısı olan emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
 
Büyük Şehir Belediyesi yasasından sonra Trabzon köyleriyle, ilçeleriyle bir bütün olarak Büyük Şehir Belediyesine dahil oldu. Gerçekten çok zorlu bir süreç. Altyapısı ile hukuki yönleri ile çok zaman alan ve günden güne değişen bir durum halinde. Hiç kolay değil, evine mahallesine yıllardır yol yapamayanlar, evinin içerisine becerip su şebekesi bile bağlayamayanlar maalesef hemen Büyük Şehir Belediyesini yolunu asfalt dökmedi diye acımasızca insafsızca eleştirebiliyor.
 
Yüksek mühendis bir dostumun Trabzon’un Büyükşehir olma kararı alındığı zamanda imar konusunda söylediği bir sözü hiç aklımdan çıkmıyor “bu şehri yapmak için önce yıkmak gerekir” . Gerçekten sihirli bir değnek bile olsa Başkanın elinde bu şehri baştan yıkmadan istenilen düzeyde değiştirebileceğini sanmıyorum. Yılların birikmiş imar hatalarını düzeltmek, şehrin yapısını değiştirmek şüphesiz epey zaman alacak. Yıkım ve istimlak meselesi hem maddi olarak bir yük hem de büyük zaman kaybı. Maalesef tez canlı ve sabırsız bir de yapımız var. O yüzden ne yapılanlar görülüyor, ne de eksikler bitiyor.
 
Belki bugün Büyük Şehir Belediye Başkanını acımasızca eleştirenler olabilir ama Gülcemal, Botanik Park, Karagöz Meydanı, Tabakhane Kentsel Dönüşüm Projesi, Kanuni Bulvarı, Çömlekçi 1.ve 2. Etap tamamlanınca Başkana ve emeği geçenlere dua edecekler. Bu projelerle birlikte şehrin hem çehresi değişecek hem de Trabzon her yönüyle yeni bir boyut kazanacak.
Bence bu şehir tarihi ve en büyük değişimi ise Güney Çevre Yolu ve Erzincan-Trabzon demiryolu ile yapacaktır. Onu da ancak güçlü bir iktidar ve iş bilen bürokratları ile yapacaktır. O yüzden önümüzdeki seçim hem Trabzon’un hem de mevcut iktidarın son şansıdır.
Yeni bir seçim sathına girdiğimiz şu günlerde üniversitesinden, sivil toplum kuruluşlarına, Trabzonspor’undan, siyasetçisine bürokratına kadar, ön yargısız bu şehir için birlik olup proje üretip, daha iyi neler yapabiliriz sorusuna cevap bulmalıyız. Başka türlü değişmez bu şehir. O yüzden bu şehrin değişmesi için ya projeleri yerinde takip edip gerçek büyümeye, değişime gideceğiz ya da kısır çekişmelerle yerimizde saymaya devam edeceğiz. Her şey daha güzel bir Trabzon için. İyi haftalar...