Eskiden gönül dedin mi, bir damla gözyaşını silecek kadar yakındı diğerine. Şimdilerde ise göz göze gelmek bir tarafa, gönül gönüle ermek, bir ihtimal, bir belki arasında. Oysa hüzün ortaksa, yakın olmalıydı insan insana.

O hüzünler ki birleştirmiyorsa gönülleri, çivisi çıkmıştır köprülerin.

Aralanmış göğüs kafesinden, çekip gitmiştir yürek.

Gönül ayrı düşünce gönülden, şimdi başlamıştır esas uzaklık...

Bir selamla, bir tesadüfle kurulan köprüler, ufacık bir ihmalle tutuşur, alev alev yanmaya başlar;

O küçücük kıvılcımla küle dönüverir paslanmaz zannedilen çiviler, yanmaz denilen ipler.

Mum gibi eriyip dumana, ise, karışırlar birdenbire.

Lavantalar menekşeler dökülse o h'ise, dumana, o kokuyu bastıramaz.

Hiç bir köprü yürünmekle yıkılmaz.

Göz göre göre üzerinde koşmakla yıkılır.

Çıkmış bir çivisi, yontulmuş bir tahtası durup tamir edilmezle yıkılır...

Bir köprüyü inşa etmek elbette kolay değil.

Hele ki ayakta tutmak daha da zor; üstelik fırtınası, kasırgası, seli suyu cabası.

Kalbin duvarı kadar kırılgan, kalbin sabrı kadar uzun bir yapım süresi var.

Ne gariptir ki, yıkılmaz sandığımız köprüler sele suya karışıyor bazen.

Parçası bulunmaz hâle geliyor.

Sanki üzerine yürünmemiş gibidir.

O köprüler ki, altından geçen dereler, bugünlerde bir başka akıyor sanki.

Bazen coşkun, bazen ığıl ığıl aksa da yatağını bulurdu o sular bir vakit.

Fakat artık birbirine tutunamayan hüzünler gibi, ayrı ayrı kollara ayrılmış gibiler.

Her şey, her şey kopuk.

Gönüllü bir selam çıkamıyor ağızlardan.

Öncelikler yeri değişmiş.

Meşgaleler hatırlamanın önünde.

Hani tahtası çivisi elimizdeydi, sökülür sökülmez tamir edilecekti ipler...

Yollar var bitmez.

Geçitler var tükenmez.

Ne yol bitecek, ne geçilmesi gereken geçitler kısalacak.

Ama bir köprünün yıkılışı, bir daha başlanamayan, bir daha inşa edilemeyen bir şey; Tabelası sevgi olsa da, emek ve sadakatle harçlanmadıysa düşmeye mahkûm.

Ve biz, ne zaman ki köprüleri yalnızca ayağımıza göre kurar olduk, yol da kayboldu yön de.

Geriye dönüp baksak mı;

Paldır küldür koşulan kaç köprü var arkada, onarılmayı bekleyen?

Saygı ve Muhabbetle