Çarşamba günü dini bayramlarımızdan ikincisi. İnsan temelli bir anlatı da oluşturulmuş vacip bir amel. Ancak neticede insanlar arasındaki huzursuzlukların kaldırılması, dargınların barıştırılması ve birlik-beraberliğin oluşturulması bakımından oldukça önemli bir gün.

Pırıl pırıl parıldayan gözler, heyecan ile çıldırasıya atan kalplerin değişik kostümler ile kendini sokağa atış heyecanın yarattığı tatlı bir ruhsal gerilim ile kutlanan eski bayramlar. Şerbetçinin çıngırak sesi, rüzgârgülü satıcılarının sessiz davetkâr şekilde sokağın bir köşesine tünemiş rüzgârgülü diye hafiften seslenişi ve çocukların gururla yürüyüşlerinin birbirine karıştığı adeta masalımsı bir gün. Eski bayramlar!..

Geleneksel de olsa aranan ancak bir türlü bulunamayan bir fırsatın gelişi olarak eş-dost ile sarılıp kucaklaşmak, hal-hatır sormak, birlikte birkaç dakikayı mutlu yaşamanın hiç kimseye zararı olmayacağına göre dini ve milli bayramlarımıza yaraşır bir tutum ve davranış içerisinde bulunmalıyız. Yaşam tarzını değişiminin ve izlenen yanlış stratejilerin yarattığı duygudan uzak bir kitle oluşturuldu. Heyecansız ve mutsuz. Bu durum gelecek adına ciddi bir kaygıdır. Zira yarının emanetçileri gençlerdir. Onların mutluluğu esas olmalıdır. Aksi durumda yarına güvenle bakmamıza neden olacak algılama yerini ümitsizliğin yarattığı yeise bırakır.

Bu düşüncelerle erkenden atalım kendimizi sokağa farklılık görme ümidiyle. Gerçi bizim çocuk bayramı kutlayacak çocuğumuz yoktu amma, tüm çocuklar zaten bizim olduğuna göre mesele yoktu. Hepsi bizim göz nurumuz, kalbimiz… Yarınlarımızın teminatçıları!..

Esas olan gençlere yarınlara güvenle bakacak bir ortam hazırlamaktı. Zira Atatürk’ün ifade ettikleri üzere “Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.” Ancak başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyeti kuran milli kahramanların yeterince ve gerektiği gibi genç beyinlere kavratıldığı söylenemez. Gelişmek adına gençlerimiz sanal bir yaşama entegre edilmeye çalışılmakta, bu nedenle de yeteri kadar mutlu olamadıkları gerçeği ile karşı karşıyayız. Zira bayrama gitmek için ağlayan çok az sayıda çocuk var. Eski bayramların hasreti var… Her şeye rağmen uygar bir yaşamın gereği olan Cumhuriyetimizin kurucularını başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere saygı ve minnetle anıyor, onlara Yüce Tanrı’dan rahmet diliyorum. Cümleden iyi bayramlarınız olsun.