Bangır bangır haykırmıştık "Mutluluğa Kurşun Sıkma" diye... En son, Trabzonspor'un şampiyonluk kutlamalarına gölge düşmesin diye yapmıştık bunu...

Sonuç; meğer yazıyı suya yazmış, uyarıları sağır kulaklara yapmışız. Sen kalk al eline silahı, düğünde, kutlamada, bayramda seyranda, yolda izde güya keyif için gökyüzünü öldürmek istercesine tetiğe sonuna kadar bas! Ne olacak bu işin sonu, daha kaç ailenin canı yanacak? Gazetelerin üçüncü sayfaları bu tür haberlerle dolu. 11 Ağustos 2021'de İstanbul'dan dedesini ziyaret etmek için Trabzon'a gelen ve ailesinin fındık topladığı bahçede isabet eden yorgun mermi sonucu hayatını kaybeden 15 yaşındaki Emir Yuşa Atıcı'ya mı ağıt yakmaya devam edelim, yoksa yine Trabzon'da parkta oynarken başına isabet eden kamuoyundaki tabiriyle "yorgun" ama bana göre "kalleş" mermiyle yaralanıp kaldırıldığı hastanede can veren Kerem Can Özdemir'e mi yanalım? "Mutluluğa Kurşun Sık(ma)" dedikçe birileri -ma ekini kurşuna dizercesine hareket ediyor! Daha önce Şanlıurfa'da Yusuf Yücel, Gaziantep'te ablasının bebek arabasında gezdirdiği henüz 1 yaşındaki Kaan, Çorum'da yorgun mermiyle yaralanan 6 yaşındaki B.D. tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Bu tür polisiye ama trajik vakaların birkaçı: Samsun’un Çarşamba ilçesinde ailesiyle gittiği parkta salıncakta sallandığı sırada göğsüne ‘yorgun mermi‘ isabet eden 2 yaşındaki Berkin Aydemir, Adıyaman’ın Besni ilçesinde, düğünde havaya rastgele ateş açılması sonucu 5 yaşındaki Ö.M.T. yaralandı. Biz teröre lanet okudukça birileri kendi canımıza, canlarımıza kastetmeye kalkıyor. Orhan Gencebay'ın şarkısındaki gibi "Geçin bu sınıfları, geçin kardeşim geçin/Barışta buluşalım mutlu Türkiye için" dedikçe güzel ülkem kurşunlara geliyor!

Biz Türkiye nazara gelmesin diye kurşun dökerken kimi densizler kurşunları göğün göğsüne sıkmakta beis görmüyorlar. Ürünü bereketli olsun diye, çocuğu dünyaya geldi diye, kızını evlendiriyor diye silahına sarılan insancıklar, yapmayın, yaptığınız eylemin insancıl tarafını, trajik sonunu düşünün. Bir kerecik de olsa empati yapın... Emir Yuşa'nın, Kerem Can'ın anne babasının yerine koyun kendinizi, onların çektiği acılar sizi boğmuyorsa zaten yazdıklarımız lafügüzaf.

ÖZYAZICI'YA SAYGIYLA

Aslen özbeöz Trabzonlu ama "Brezilyalı" idi! Türk ve Trabzon futbolunun şahlanışına imza atan, İstanbul dukalığına son veren efsane teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı böyle anılıyordu. O, her şeyden önce iyi bir eş, iyi bir baba, kaliteli ve çoook başarılı bir spor adamı idi. Ara sokaklarda başlayan futbol yaşantısında kapısını aşındırdığı ilk kulüp Yolspor oldu. Burada 1 yıl top koşturduktan sonra İdmanocağı'na transfer oldu. 1956 yılında askere gidince orada da Havagücü'nde yeşil sahalarda boy gösterdi. Daha sonra tekrar İdmanocağı...

Küllerinden doğan Trabzonspor'da kelebek etkisi yaratıp kupa koleksiyoncusu oldu. Başarılı kariyerini şampiyonluklarla taçlandırdı. 1974-75 sezonunda Hayat dergisi tarafından düzenlenen Kıbrıs Barış Kupası'na Fenerbahçe'nin yerine katılan Trabzonspor kupaya uzanan taraf oldu. Kazanılan şampiyonluk için 'şans', 'tesadüf' gibi yorumlar yapan İstanbul medyası hedef oluyordu. 'Öze dönüş'ün öncüsü olan Özyazıcı 4 kez şampiyonluk başarısının yanı sıra Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık Kupaları, Türkiye Kupası gibi kupalara da adeta ambargo koydu. Futbolu hobi olarak yapan Özyazıcı Sarıyer'de bile Balkan Kupası şampiyonluğuna imza atarak zafer hinterlandını İstanbul'a kadar genişletti. Ömrünün son günlerinde Alzheimer hastalığına yakalanıp anılarını beyninin derinliklerine hapseden Ahmet Suat hoca 18 Şubat 2023 tarihinde yaşamını yitirdi. 70'li yılların fenomen hocası Özyazıcı ‘ya saygıyla...

SEN DİK DUR EĞRİ KENDİNİ BİLİR

Vefanın kelime anlamına baktığımızda karşımıza “Sözünde durma, dostluğu sürdürme, Sevgi bağlılığı.” çıkar. Aslında özüne baktığımızda ise de bundan çok fazlasıdır. İnsanların karşılık beklemeden başka insanlar için yaptığı fedakârlıklara yapılan yanlışlara da vefasızlık denir. Günümüzde Vefa bir semt adı oldu sözü de buradan gelmektedir. Ne yazık ki günümüzde vefa yerini vefasızlıklara bırakmış durumdadır. Siz güçlü ve muktedir olduğunuz zaman vefasızlık yapacaklar olanlar sizden faydalanır. Bu gücü bir şekilde kaybettiğiniz zaman da en yakınınızdan vefasızlığı görebilirsiniz. Akçaabat Sebat Gençlik’i 100.yılında BAL liginde sadece maaş ve primle(Gülünç bir rakam)şampiyon yaparak 3.Lige çıkartan İsmail Batur’a, vefasızlık yapılmıştır. İsmail Batur’da Sebat Gençlik’i bileğinin, alın terinin hakkı ile şampiyon yapmıştır. Kimsenin destek vermesi ile değil. Bu vefasızlığı yapanlar şunu unutmasın keser bir gün gelir kendilerine de döner. Bu işin bir usulü adabı görgüsü vardır. Hoca ile yeni sezonda hiçbir görüşme yapmadan masaya dahi oturmadan sadece iki yöneticiye söylenen söz, ‘Hoca ile yeni sezonda çalışmayacağız kendisine teşekkür edin’ demekle mi bu iş oluyor.

İsmail Batur’a bu konuda sadece destek olan eski Genel Kaptan ve Sebat Gençlik’in her zaman yanında olan olmaya da devam eden Atalay Armutçu destek olmuştur. Türk futbolu işi bilmeyen insanların elinde olduğu sürece bir adım öteye gidemez. Hani bir söz vardır alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste diye.. İsmail Batur’a ahde vefa göstermeyen bu insanların unutulmasının da mümkün olduğu günler gelecek elbette… Çünkü altının değerini sarraftan başkası bilemez. Onun için İsmail hoca hem futbol oynadığı dönemlerde hem de Teknik Direktörlük yıllarında hep dik durmuştur, durmaya devam ediyor. Dik durmayanların ömrü hep kısa olmuştur.

YETER ARTIK

Siyasiler futboldan elinizi çekin… Yakın geçmişte ve şu an içinde bulunduğumuz süreçte Trabzonspor altyapısına şekil vermeye çalışan bazı siyasiler eğer ille de Trabzonspor adına bir şey yapmak istiyorsanız liyakatsizleri oraya doldurmak yerine doğru düzgün destek verin, spora bu şekilde müdahil olup işin ruhuna aykırı işler için baskı yapmayın bırakın artık, gidin Trabzon’un sorunlarıyla uğraşın, trafik ciddi bir sorun, işsizlik aldı başını gidiyor.

Trabzon’da sosyal alan yok gibi bir şey, bunlara çözüm bulun… Bacasız fabrika gördüğünüz Trabzonspor’un alt yapısına Trabzonlu siyasiler(burada A veya B parti diye) ayrım yapmadan üzerine basa, basa söylüyorum. Bırakın kendi adamlarınızı buraya antrenör olarak yerleştirmeye, liyakatli antrenörler alt yapıda görev alsınlar.

Trabzonspor’a liyakatsiz adamlarınızı yerleştirmek yerine gücü olmayan ve orayı hak eden insanların o görevlere gelmelerini sağlayın. Trabzonspor yöneticilerin yakasını rahat bırakın, bırakında adamlar işlerini yapsınlar. Düşün Trabzonspor’un yakasından, yeter artık.. Siz Trabzonspor’un sahibi değilsiniz, Trabzonspor’da babanızın çiftliği değil… Yöneticiler para bulmaya, kulübü rahatlatacak projeler üretmekle uğraşırken bir de sizin baskılarınızla uğraşmasınlar. Onlar canla başla mücadele ederken sizin uğraştığınız işlere bakın, ayıptır yeter..!!!

Sadece Trabzonspor değil belediyelerde de aynı şey geçerli, ne kadar zengin, hali vakti yerinde adam varsa yakınları siyasiler aracılığıyla belediyelerde işe giriyor. El insaf… Sizin işiniz yükünü tutmuş, kaymak tabakaya katkı sunmak değil, herkese aynı mesafede olup, şehrin sorunlarını çözmek ve proje üretmek, sahi sizler ne için siyasete girdiniz..???

HANGİ AMATÖR?

Geçmiş zamanda Trabzon futbolunu öne çıkaran amatör futbolun kalitesiydi. Hem oyuncu kalitesi, hem antrenör kalitesi hem de kulüplerin kalitesiyle bir bütündü ve Trabzon şehri bu bütünün parçalarıyla her zaman ülke içinde ön plandaydı. Trabzon futbolu ülkede belirleyici unsur olmuştur her daim. Nice oyuncular amatörden yetişip profesyonel dünya ile tanışmış ve amatörden aldığı değerler ile başarılı olup ekonomik ve sosyal anlamda rahatlığa kavuşmuştur. Zaman ilerledikçe anlayış ve haliyle de amatör futbola bakış değişti. Aidiyet duygusu oluşmamış, yetenekli ama birçok değerden yoksun gençler yetişmeye başlamış. Doğal olarak bu gençlerin öncelikleri de değişti, geneli birinci plana parayı koymuşlar, buna kulüp yönetimlerinin “Paramız var” yaklaşımı da eklenince uyanık gençlik golü atmakta gecikmemiş ve bugün amatörde dönen rakamlar 300 bin liralara kadar çıkmıştır…

Bu nasıl iştir, bunun neresi amatör? Kulüpler bir an önce kendilerine gelmezlerse nice servetler ve nice gençler amatör futbol denen bu mekanizmanın içinde heba olup gidecekler (Aslında yıllardır gidiyor).Amatör takım futbolcunun kendini göstererek yükselmesi için bir basamaktır, hedef değil, hedefe gitmeyi sağlayan bir araçtır, eğer amatörde bu paralar harcanmaya devam ederse bu işin çivisi çıkar ve birisi gelir o çiviyi yerine çakar, benden söylemesi…

TRABZON İZMİR ARASINDA KÖPRÜ OLDU

Trabzon ile İzmir arası 1384 kilometre İzmir Dikili Belediyespor’un 140 yakın lisanslı futbolcu bulunuyor. 1931 yılında kurulan Siyah-Kırmızı renkleri alan Dikili Belediyespor, 2017 yılından 2021 yılına kadar Süper Amatör’de mücadele etti. U11’den U18’e kadar grupları bulunan İzmir Dikilspor’un Antrenörlüğünü UEFA A lisansına sahip Erden Yengeç yapıyor. Toplam 22 yıl amatör ve profesyonel futbol oynayan Erden Yengeç çalışmalarının yoğun bir katılımla sürdüğünü hedeflerinin sadece futbolcu yetiştirmek olmadığını kaydederek; “Hedefimiz iyi futbol oynayan kaliteli insan yetiştirmektir. Futbol okulumuzda eğitimin kapsayıcı tarafını da devreye sokarak, onların futbol sevgilerini hayata geçirmelerine yardımcı oluyoruz” dedi.

1461 Soğukspor Başkan Yardımcısı Yakup Hancı okullar kapandığında tatillerini ailesiyle İzmir Dikili’de geçirdiklerini ve oğlu Onur’un her tatil döneminde Dikili’de kaldıkları süre içerisinde Dikili Belediyespor’un futbol okulu ile antrenmanlara çıktığını belirterek “1461 Soğukspor ile Dikili Belediyespor’u kardeş kulüp ilan ettik ve bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Amacımız Trabzon ile İzmir arasında bir futbol köprüsü oluşturarak, gerek organizasyonlar düzenlemek gerekse de oyuncu geçişlerini sağlayarak hem kendi sporcularımıza hem de Trabzon amatörüne katkı sağlamaktır” diye konuştu.

HARBİDEN DELİKANLI

Hani bir söz var ya… “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye… Öyle bir iş insanı Murat Akın… Türkmen kültürüyle yoğuşan Kelkit'in bağrından çıkmış bir diplomat, aynı zamanda iş adamı o. Vatana millete hayırlı bir evlat olma gayesiyle gurbet yolculuğuna başladığında burnunun direkleri sıla diye sızlamıştı. Yüreğinin bir köşesinde bıraktığı Kelkit'ten hiçbir zaman kopmadı. Gurbette kazandığını hemşerileriyle bölüştü. İnsanlarla kurduğu ılımlı, sıcak diyaloglar sayesinde sempati kazandı.

Dünyanın birçok ülkesine gitti. Türkiye'yi yurt dışında başarıyla temsil etti. Bu süreçte 7 dil öğrendi. O adeta 'global' bir insan. İş adamlığı kimliğinin yanında spor adamlığı titriyle de tanındı. Gümüşhaneli ama koyu bir Trabzonspor aşığı aynı zamanda. Mikro milliyetçi bir insan olan Murat Akın'ın bir ayağı Gümüşhane'de ise diğer ayağı Trabzon'da. Belli ki dolu, birikimli bir insan Murat Akın. Öyle klavye delikanlısı havasında değil. İçindeki neyse dışındaki da o yani. O bu ülkeye, bu bölgeye, hizmete kendini adamış…

İş insanı Murat Akın tam bir Tayyip Erdoğan hayranı… “Cumhurbaşkanımızın kazandığı seçimlerin sırrını bu sihirde aramak gerek. Bazıları doğuştan liderdir. Cumhurbaşkanımızda başkalarında olmayan çok şey var. Kararlı duruşu, cesaret, dava adamlığı milletin dilinde ömürlük adam gibi duruyor, mevsimlik günü birlik şarkılar gibi değil o yüzden halkın randevusuna asla geç kalmaz. Bizim Cumhurbaşkanımıza olan sevgimiz, sevdamız bambaşka yüz yıl Türkiye’si için mevlam sizi görevlendirdi. Bu kutsal yüce görevde sizinleyiz, pazara kadar değil mezara kadar Cumhurbaşkanımızın yanındayız” diyerek koşulsuz destek veriyor.