Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor.
Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor.
1 aydan bu yana Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir sıcak savaş söz konusu.
Savaşın da kendi içinde bir kabul edilebilirliği varken, Ermenistan her Batı devleti gibi çocuk, genç, yaşlı, masum demeden sivilleri bombalıyor.
İşin gerçeği bu ama yazmak istediği husus Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türk Ordusu’na ve silah teçhizat noktasındaki övgüleri.
Biz bir şey yaptığımızda beğenmek istemiyoruz, Türk yapımı diyoruz, kalitesiz diyoruz falan filan.
Aliyev bakın neler söylüyor: Türkiye’nin üst düzey SİHA’ları sayesinde can kayıpları azaldı.
Bu SİHA’lar Türkiye’nin potansiyelini gösteriyor, bizi güçlendiriyor.
Can kaybımızı önledi. Daha çok insan helak olabilirdi.
Bunlar Türkiye halkının potansiyelini gösteriyor. Biz çok mutlu ülkeyiz ki, Türkiye gibi bir müttefikimiz, kardeşimiz var.
Türkiye’nin bize gösterdiği manevi destek ve savunma ürünlerinin bizde olması bizi güçlendirir. Türkiye NATO’da ikinci ülkedir.
Kimse Türk Ordusunun karşısında duramaz.
Bunu herkes gördü. Bizim de kimse karşımızda duramayacak.’’
Aliyev’in ABD’li muhabirin "Türkiye sizi savaşa zorluyor" sözlerine tepkisi de çok anlamlı: "Hayır, asla. Türkiye bize politik destek veriyor ve bu her şeyden önemli.
Türkiye'nin uluslararası arenada önemli bir politik güç.
Çünkü Türkiye 'Biz Azerbaycan'ın yanındayız' dediğinde bu herkese açık bir mesaj olarak ulaşıyor."
Ermenistan’ın saldırgan tutumuna ve savaşın seyrine baktığımızda şunları söyleyebiliriz:
Savaş, Ermenistan'ın işgal ettiği topraklardan çekilinceye kadar devam edecek.
Aliyev, yıllardır bu acının sona ermesini beklediklerini, topraklarını kurtaracak duruma gelmek için yıllardır çaba sarf ettiklerini, bunun yeri ve zamanının geldiğini söyledi.
Ermenistan diaspora desteği ve onların bulunduğu ülkelerdeki iç politikalara etkisinin uluslararası alana yansımasından aldığı güçle şımarık bir tavır sergiliyor.
Son yıllarda batıya olan ilgisini arttırarak yakınlaşması, ABD ve AB'yle ekonomik işbirliği anlaşması imzalaması, Rusya'ya karşı umursamaz bir tavır takınması, Rusya tarafında hoşnutsuzluk yaratmış, Başbakan Paşinyan'ın Putin'le arası açıldı.
Rusya'nın Azerbaycan'a göz kırptığı ve Ermenistan'a da ders vermek istediği bir ortamda, her iki ülkenin de hava kuvvetlerinin kullanılmasının Rusya tarafından sınırlandırıldığı söylenebilir.
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dış politikada yaptığı sert çıkış var.
Tabiri diğerle meydan okuma.
Azerbaycanla olan dostluğumuzla ilişkili olarak Cumhurbaşkanı şu çıkışı yapıyor:
“Bazı Amerikalılar çıkıyor, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i arıyor.
Diyor ki, biz sizin yanınızda kim var biliyoruz, Erdoğan var, Türkiye var.
Biz Türkiye'ye de yeri gelirse yaptırım uygularız.
Sen kiminle dans ettiğinin farkında değilsin. Yaptırımın neyse geç kalma yap”
Türkiye imparatorluk geçmişine sahip köklü bir devlet, kritik bir eşikten geçiyoruz.
Dünyada salgın tehdidi, ekonomik daralma ve savaş etkisi karşısında her zamandan daha çok çalışmaya ve ülkemize sarılmaya ihtiyacımız var.
Ali Babacan’ın geçmişte ülkeye hizmeti var. DEVA Partisini de kurdu.
Macron, Türkiye’yi aylardır tehdit edecek.
Macrom mallarımıza ambargo koyacak.
Onu değil de Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın sözlerini eleştirecek.
Yapmayın Allah aşkına. Din kardeşiz!

BAŞARILAR ALTUĞ’A

Trabzon basınında yetişen Gazeteciler Cemiyetinde 3 yıl birlikte çalıştığım kardeşim Altuğ Atalay Milli Takımlar İletişim Genel Koordinatörü oldu. Şenol Hoca vefasını gösterdi. Kutluyor, başarılar diliyorum.