"Samsak Döveci" türküsü son günlerin hit olmuş türkülerinden biri. Kütahya yöresine ait bu türkünün sözleri çok itici, absürt gelse de müziğiyle çok komik. Türküyü dinlerken inanın kıpır kıpır oluyor gönlüm. Anlamsız söz öbeğine rağmen... Benim anlamsız bulduğum kelimeleri dilinde barındıran insanlardan biri de Ali Koç. Namıdiğer "Koçbaşı". Fenerbahçe Başkanı sazı eline almayagörsün, dizginleyemiyor kendini. Şu sıralar "beş yıldız"la kafayı bozmuş Ali Koç. Fenerbahçe'nin "fi" tarihinde kazandığı 28 şampiyonluk başvurularıyla ilgili Türkiye Futbol Federasyonu'ndan 427 gündür cevap alamadıklarını ve bunun üzerine 2023-24 sezonundan itibaren armaya 5 yıldız ekleyeceklerini duyurdu. Bu açıklamaya Büyükekşi'den "Delikanlı olan yapar, müeyyideleri uygularız" babında cevap gecikmedi. Nemalanamadıkları Nihat

Özdemir yönetimini TFF tarihinin en kötü yönetimi diye yerle yeksan eden Koç, daha önce eleştiri bombardımanına tuttuğu çiçeği burnunda Başkan Mehmet Büyükekşi ile ilgili bu kez olumlu cümleler kurdu. Büyükekşi yönetiminin devrim niteliğinde kararlar alarak işe konulduğunu söyleyen Koç'un özellikle şeffaflık vurgusuyla neyi kastettiği kafalarda soru işareti yarattı. Koçbaşı'nın Büyükekşi'den ne gibi beklentileri var? TFF'nin şeffaf olması Koç'ta ve kulübünde pozitif etki mi yaratacak? Ligin bu sezonki seyri Ali Koç ve Mehmet Büyükekşi sarmalında mı şekillenecek? TFF yönetiminde özellikle Ali Koç tarafından üstü çizilen Mustafa Hacıkerimoğlu'nun yer almaması Fenerbahçe'nin yanardöner, zirzop başkanında özgüven patlaması mı yarattı? Yine koptum yahu... Yine daral geldi bana... O türküyü açın da keyif bulalım bari... Langıdılanlan langıdılanlan / Samsak döveci / Gümbüdü gümbam gümbam gümbam / Ebe gümeci / Ebelerin ilacıdır ebe gümeci / Uyuz eşek yoncasıdır ebe gümeci... Geçen sezon Trabzonspor'un şampiyonluğunu hazmedemeyip takımına antrenman esnasında gıyabi kupa kaldırtıp tatmin olan Ali Koç'un yeni fenomen şovlarını merakla beklediğimizi de buradan iletelim. Umarım bu satırları okur da isteğimizi yerine getirir. Malum, bu aralar gülmeye çok ihtiyacımız var.

UĞURCAN VE ABDÜLKADİR ŞAMPİYONLAR ARENASINDA OLMALI

Spor Toto Süper Lig'in 2021/22 sezonunda kurtarış performansı en yüksek kaleci %82 ile Uğurcan Çakır.

Bu nedenle de "Canavar" diye de nitelendirmişler "Trabzon Kaplanı"nı. Parametrelere bakılırsa Uğurcan Fenerbahçeli Altay'dan, Galatasaraylı Muslera'dan, Beşiktaşlı Ersin ve Mert'ten ve dahası diğerlerinden katbekat yetenekli.

Bu tartışmasız bir gerçek. Her sezon transfer ayı geldi mi illaki Trabzonspor’da öne çıkan oyunculardan bir veya birkaçı Avrupa arenasına yazılmaya başlıyor. Bu yazılanlar ya kulaktan dolma ya da bu oyuncuların menajerliğini yapan yakınları ortaya bir şeyler atıyor. Haftalarca gazete sütunlarında demir döver gibi gündem oluyor. Bunlardan biride Trabzonspor’un son yıllarda yetiştirdiği ülke çapında değil bana göre dünya çapında kalecisi Uğurcan Çakır. Milli kaleci Uğurcan gibi bir kaleci her Avrupa takımında rahatlıkla oynar. Ama bu kadar ucuz fiyatlara değil. Trabzonspor yönetimi Uğurcan Çakır’ı sattığını düşünelim. Onun yerini doldurabilecek bir kaleci alabilecek mi? Bu sene üç kulvar var. Şampiyonlar Ligi, Türkiye Süper Ligi ve Türkiye kupası Bordo- Mavili takımı Uğurcan Çakır'ı satarsa üç kulvarı nasıl götürecek? Bunlar hep soru işareti. Uğurcan konusunda Trabzonspor yönetimi ince eleyip sık dokumalı kararını ona göre vermeli.

Ayrıca Uğurcan veya diğer futbolculardan Abdulkadir Ömür için Trabzonspor kulübüne isimleri geçen Avrupa takımlarından resmi bir teklif geldi mi? Şu ana kadar bildiğimiz kadarıyla gelmedi. Yok, "Uğurcan’ı Benfica 15 milyon Euro’ya istiyor, yok Abdulkadir Ömür’ü Roma 12 milyon Euro’ya istiyor" gibi artık kabak tadı veren transfer haberleri okunurluğunu da kaybediyor! Ha biran şöyle düşünelim ve bu transferlerin doğru olduğunu düşünelim. O zaman da ben ortalıkta dolaşan bu para miktarlarını çok düşük buluyorum. Ve Uğurcan ile Abdülkadir'in Şampiyonlar Ligi'nde oynamaları halinde fiyatlarının ne olacağı hiç mi hesaplanmıyor? Zaten Trabzonspor 5 Ağustos’taki Şampiyonlar Ligi ön eleme maçını geçerse büyük kupa için kapıdan içeri adımını atmış olacak. İşte er meydanı, Uğurcan ve Abdülkadir Şampiyonlar Ligi maçlarında hünerlerini sergilesinler, ondan sonra da fiyatlarını iki katına çıkarma şansını yakalasınlar. Ondan sonra da Trabzonspor'un eli çok daha güçlenmiş olur. Zaten borç almış başını gitmiş. Trabzonspor 'un borcu da ancak ve ancak her yıl çıkaracakları bu ayarda 1-2 futbolcunun Avrupa'ya satışından olacağına göre, neden bu yöne daha ağırlık verilmez?!

TÜRK ALPLERİNDE BAYRAM KAÇAMAĞI

Temmuz güneşinde Alplere çıkmak herkesin hayali olsa gerek… Ama bu Alpler İsviçre’de değil de Trabzon’da dersem hemen burun kıvırmayın. Kurban Bayramı’nda şehrin metruk havasından çıkıp kırsal alanlarda, doğayla koyun koyuna olalım istedik. Mehmet Beşel, Okan Akdoğan, Ahmet Beşel ve bendenizden oluşan ekip kararlaştırıp Düzköy’e doğru direksiyon kırdık. İlk durağımız Haçkalı, Beypınarı, Kumanandoz, Kadırga yaylalarına uğradık. Daha sonra Kadırga yaylasının soğuk akan suyu Eskala koboy Cordana suyu’ndan doya doya içtik. Sonra hatıra fotoğrafı çekildik. Buradan ayrıldıktan sonra Mandagöz yaylasına çıkıp kukuvak yani kültür mantarı topladık. Akşam Mehmetlerin yayla evinde babası Ahmet Ali Beşel annesi Rahime Beşel ile hem sohbet ettik hem de kültür mantarını kuzune sobanın üzerinde kızartıp afiyetle yedik. Tekrar rotamızı Trabzon büyük şehir statüsü kazanmadan önce köy olarak addedilen Çayırbağı Mahallesi idi.

Yani Düzköy'ün saklı cenneti... Cumhuriyet döneminin ilk hidroelektrik santralinin bulunduğu yer olan Işıklar (Visera) Mahallesi’ni geçince üzerimizdeki güneş yüreğimize küstü adeta. Sis ve pus perdesi kapladı ortalığı. Rakım yükseldikçe Temmuz’dan kalma sıcaklık Eylül’e öykündü sanki. Hafiften süzülmeye başlayan yağmur damlacıkları Düzköy sapağından sonra vargit çiçeklerinin vedasını andırırcasına bize ‘Burayı bir an önce terk edin’ der gibi tavır almıştı. Ama kararlıydık, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın, demiştik bir kere. Hayatımın ilklerinden birine imza atmak üzereydim. Aslında pek çok kez kulağıma fısıldadıkları Şahinkaya içimde uhde olarak kalmıştı, doğrusu merak da etmiyor değildim bu kült kayayı.

Gökyüzüne tırmanış platformu olan bu devasa kaya yamaç paraşütçüleri için ideal. Yöre halkının Sidiksa isminden vazgeçmediği Çayırbağı’na geldiğimizde aman Allahım, gözlerimi alamadım bu yeşil denizden! Yeşil ile mavinin hemhal olduğu bu mahalle ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Çayımızı yudumladıkça içimize çektik bu gizemi. Ladin ağaçlarından örüntü yapılan mahalleden aşağı doğru inildikçe içinden dere akan Çal Mağarası karşıladı bizi. Gün içinde Mandagözü Yaylası’na çıkıp kültür mantarı topladık, akşam saatlerinde Mehmet Beşel’in annesi Rahime teyze ve babası Ahmet Ali Beşel’le hem sohbetin belini kırdık hem de kuzinede pişen mantarı afiyetle yedik. Çatıyı döven yağmurun tınısıyla kendimizden geçtik.

Hazır buraya gelmişken Kadırga Yaylası’na da tabiri caizse çıkarma yapalım dedik. Ama o da ne! Adları bende saklı iki GSM firması yaylanın ortasını delerek diktikleri direklerle yöreyi resmen talan etmişler. Yadırgadım doğrusu. Böylesine ihtişamlı bir yaylaya bu kasvetli hizmet olacak iş mi? Trabzonspor efsanesi Kemal Serdar ile Serkan Asan, Murat Cem Akpınar ve Cafer Tosun isimleriyle özdeşleşen Düzköy’den ayrılık zor gelmişti bize. Kısa süreliğine de olsa muhteşem anılar biriktirdim Düzköy'de.

BİZİM MEKANIMIZ FAROZ LİMANI İÇİNDE MİDYE YEMEK

Bugün ne gazete okuduk, nede bir haber takip ettik. Havanın kapalı olması bizleri midye yemekten vazgeçirmedi. Kafamıza esti Faroz limanına indik. Doğup büyüdüğümüz yüzmeyi öğrendiğimiz mahallemizin serin sularına kendimizi bıraktık. Burası ne Bodruma ne Marmaris, ne Antalya, ne Kuşadası ne Datça veya Fetiye ne bileyim başka yerlere gitmedik. Kıleris’in bir torba dolusu çıkardığı midyeleri kardeşim Ahmet tenekenin başına geçerek nar gibi kızaran midyeleri pişirip afiyetle yedik. Deniz sezonunu midye ile birlikte açtık. Bir kasa midye için dostluğuna adamlığına güvenen herkese kapımız açıktır.

OY TRABZON TRABZON

Bu aralar Trabzon’da yıkılan eski güzel yerler için isyan ediliyor... Bu isyanlar buralar yıkılmadan önce yapılacaktı. Meşhur bir türkümüz vardır ‘’Oy Trabzon Trabzon içi kalaylı kazan efkarlı günlerimde geldi çattı ramazan ‘’Trabzon’un can alıcı yerleri yerle bir tarumar edildi, edilmeye de devam ediyor.

Bu yerler neresi derseniz Boztepe’nin güzelim yeşillikleri söküldü beton yığınına dönüştü. Güzelim sahil ve Deniz’i yol yüzünden milletten uzaklaştırdılar. Trabzon amatör futbolunun kalbinin attığı yer nice yıldızların yetiştiği Yavuz Selim, Trabzonspor’un şampiyonluklarının yaşadığı Avrupa devlerini yendiği Avni Aker yerle yeksan edildi. Millet bahçesine dönüştü. Altın Kolye turnuvalarının düzenlendiği Trabzonspor’un doğduğu ve Türk futbolunda Ziya Bey sahasının olduğu yere apartman dikildi. Bir tek bunlar değil 19 Mayıs Kapalı spor salonu, Söğütlü sahası, Akçaabat Sebatspor'un Yaylacık’taki Fatih sahası, Faroz eski limanı, Ganitanın olduğu yer beton yığını yapıldı...

Akyazı sahili gitti. Saha yapıldı...Bunlara kim sesini çıkardı. Samsun, Giresun Ordu ve ilçeleri Ünye, Fatsa, Perşembe kadar olamadık. Şimdi dizleri dövmeye hiç gerek yok.