Televizyon programlarında yaptığı gür haykırışlar ile tanımıştım onu. Onun 40 dolayında kitap yazdığını da maalesef geç öğrendim. Ve onu tanıdıkça kanım ısındı, sevdim onu. Son zamanlarda TV ekranlarından sessiz sedasız çekildi, gitti.
Kabadayıların Dünyası, Tek Tabanca, Veryansın, Kavga Günleri, Yurduma Alçaklara Uğratma; Ofli Hoca, Caniler, Arkası Karanlık Ağaçlar….vs. yazmış olduğu 40’a yakın kitabına sağlığı elvereydi daha nice kitap ekleyecekti. Hatta “Çiçekleri Sarı Kıza Yedirdim” ve “Gavara” adlı iki de tiyatro eseri vardır. “Gavara” Mahir Günay tarafından sahneye konmuştu.
Ankara kahvelerinin müdavimiydi. O, eşi ile bir kahvede, Sakarya Çay Ocağında tanışmış ve evlenmişti. Yazılarında eğilip bükülmeden yazardı. Hatta en galiz küfürleri dilinden düşürmezdi. “Gergedan götlü suratlı adam”, “Kore lideri traşlı herif” gibi galiz ve zengin bir küfür edebiyatı vardı. İçinden geldiğince yazmayı severdi.
Değişik dergilerde yazdığı ardıcıl yazılarıyla kendisini tanıttı. 2000 li yılların ideolü oldu. “Kazmalar ve Maşalar” adlı eleştirel yazısıyla toplumsal aksaklıkları eleştirdi. İletişim Yayınları 12 yıl kitaplarını yayınlamadı. Günşırayın Hakkari’deki gösterimde oyun dekorunun farklı yerlerinde kullandığı renkler başını sıkıntıya sokmuştu bile. Ankara kahvehaneleri onun vazgeçilmez tutkuları olur. Burada toplumsal gözlemlerini derinlemesine yapardı. Hiçbir siyasi partiye bağlı değildi ama daima Atatürkçü ve ulusalcı bir çizgide durdu.
“Cumhuriyetci Vatan Partisi”ni kurdu. Genç, ulusalcı ve milliyetçi görüşleriyle tanınır ve güçlü bir Atatürkçü kimliği olduğunu sık sık vurgulardı. Siyaset, edebiyat ve medya dünyasında sert çıkışları ve cesur yorumlarıyla bilinen Genç, zaman zaman yaptığı açıklamalarla gündeme oturuyor. Bireysel reklamı sevmeyen bir erdem sahibiydi. Trabzonluydu ancak Trabzon’a çok da yakın durmuyordu. Toplumsal analiz yapmak, sorunları tespit edip çözüm çareleri aramak onun asıl işiydi.
Onda yarına dair umut ve inanç vardı. Yine eski günlerine döneceği özlemi vardı. Kanser aileden gelen genetik bir mirastı, annesi 52 yaşında kanser hastalığından ölmüştü. “Gara” kendisine zayıf ve kuru bir çocuk olması nedeniyle verilmiş bir ad idi. Anti emperyalist fikirleri ön plana çıktı. Kazmalar ve Maşalar adlı makalesiyle Akşam gazetesine veda etti. Ve dünya işleri ona ağır geldi, genç yaşında hayata veda etti.