Her milletin bir kalbi vardır. Bizim kalbimiz Anadolu’dur. Ve bu kalbin en derin, en sarsılmaz atışı vatan uğruna toprağa düşen şehitlerimizdir. Onlar, sadece birer asker, birer evlat, birer kardeş değil; bu toprakların tapusu, bayrağın rüzgârla dans etmesini sağlayan görünmez yeminlerdir.

Bir annenin gözyaşında, bir babanın başını öne eğişinde, bir çocuğun "babam neden gelmedi" sorusunda saklıdır şehitlik. Bu bir gidiş değildir aslında; bu bir kalma biçimidir. Şehit, ölümsüzdür. Adı her anıldığında tekrar doğar. Her ezanla, dalgalanan bayrakla ve "Vatan sağ olsun!" deyişiyle ruhu aramızda dolaşır.

Onlar gittiler ama gitmeden önce bir şey bıraktılar: Bizim vicdanımıza, omuzlarımıza, dilimize ve kalbimize kazınmış bir emanet. O emanetin adı: VATAN.

Belki bir nişan gününe hazırlanıyordu, belki annesinin kurduğu sofrada son kez gülümsemişti. Belki kardeşine “oyun oynayacağız” demişti sabah. Ve belki de sabahın seherinde, tek bir mermiyle susmuştu ömrü. Ama adı hiç susmadı. Çünkü şehit olan, bir bedenden ibaret değildir. O bir milletin onurudur.

Her şehit haberi geldiğinde bir şehir susar, sokaklar sessizleşir, kalpler burkulur ve biz, bir kez daha fark ederiz ki bu vatan kolay kazanılmadı. Çünkü bu toprağa düşen her yiğidin yarım kalmış hikayelerinin eseriydi vatan…. Annesinin kınaladığı eller, babasının alnına kondurduğu son öpücük, sevdiğinin beklediği umut, yarım kalan bir mektup, hiç oynanmamış bir maç, hiç alınmamış bir diploma, hiç yürünmemiş bir yol...

Şehit olmak, ölümü seçmek değildir; yaşamayı çok seven birinin vatanını her şeyin üstünde tutmasıdır. Çünkü bilir: Eğer vatan olmazsa ne din olur, ne aşk ne de hayat... Ve bazen yaşamak, ölmeyi göze alarak mümkün olur.

Ey Bu Toprakların Yiğit Evlatları,

Sizlerin yazdığı destan, kitaplara değil kalplere yazıldı. İsminiz sokaklara, okullara, kütüphanelere verildi ama asıl yeriniz bizim dualarımızda. Her bayramda sofrada sizin için bir sandalye boş kalıyor. Her ezan vakti, sizin için bir Fatiha gönderiliyor.

Unutmadık. Unutmayacağız. Çünkü siz bu milletin yüreğine düşen yıldızlarsınız. Bayrağımızdaki al, sizin kanınızın rengidir. Rüzgârla dalgalanan her köşe, sizin nefesinizdir. Şehitlik, bizim inancımızda en yüce makamdır. Ve siz o makamın en onurlu temsilcilerisiniz.

Ve biz…
Söz veriyoruz.
Sizlerin uğruna düştüğü değerlere sahip çıkacağız.
Bir çocuğun gözlerinden umudu, bir annenin yüreğinden sabrı, bir milletin ruhundan cesareti eksik etmeyeceğiz.

Çünkü biliyoruz:
Siz toprağa değil, kalbimize düştünüz.

“Bir hilâl uğruna batan güneşler…”
Ruhunuz şad olsun.