Trabzon ve Rize şehirleri arasında yıllar önce yaşanan sorunları en iyi yaşayanlardan biriyim.
İki şehir arasına nifak tohumlarını ekenler tarih sayfalarında yazılıyor.
1990’lı yılların başında Trabzonlu ile Rizeli minibüsçüler arasında yaşanan tartışmalara birebir şahidim.
Trabzon minibüsleri Of İyidere köprü ayağında, Rize minibüsleri de İyidere köprüsünün karşı ayağına kadar gelebiliyordu.
Yolcular ellerinde bavul ve çuvallarla sanki bir ülkeden başka bir ülkeye giriyormuş gibi hududu geçiyordu.
Tek fark pasaport kontrolü yapılmıyordu.
İki şehrin kanaat önderleri sorunun üstesinden gelmiş ve şükürler olsun ki o gün bugündür bu sorun yaşanmıyor artık.
O dönemde Rize’de gazetecilik yapıyordum.
5 yıl Rize’de gazetecilik yapan bir Trabzonlu olarak Rizelilerin ne kadar dost insanlar olduğunu gördüm.
Cana yakın, samimi ve dürüst insanlar.
Biraz sinirli ve agresif, o bizde de var.
Rizespor’un yıllarca yaşadığı sorunları bilen bir gazeteciyim.
Ekonomik zorluklar nedeniyle Çaykur’a bağlanmasında dönemin Valisi Ömer Büyükkent, Belediye Başkanı Memiş Ali Usta’nın, Çaykur Genel Müdürü Nejat Ural’ın nasıl çaba sarf ettiğini dün gibi hatırlıyorum.
Rize’nin Dervişi Memiş Ali Usta’ya Allahtan rahmet diliyorum. Büyükkent ve Ural’a da Allah sağlık versin.
Çaykur Rizespor’un başındaki teknik direktör Zafer Kamburoğlu’nun 1992-93 sezonunda sarı kart cezalısı Turgut Kır’ı oynatmasından dolayı takımı üçüncü lige düşürüldüğü yılları da dün gibi hatırlıyorum. Akçaabat Sebatspor ve Bafraspor o sezon 3.Lig'e düşen takımlardı.
Küme düşen Yeni Yozgatspor, Rizespor’un bu tarihi hatasından yararlanarak kümede kalırken, puanla kurtaran Rizespor ise bir alt kümeye düşmüştü.
İsmail, Tuncay, Halil İbrahim, Metin, Hakan, Şükrü, Kazım, Nuri, Mustafa, Ayhan hepimiz ağlamıştık.
Gazetecilik hayatımda Amigo Bayram ve taraftarın beni tribüne çağırdığı tek yer Ekrem Orhan Mahallesi’ndeki Rize Atatürk Stadıdır.
Rize benim için ayrı bir anlam taşıyor, önemi büyüktür.
Bafra, Samsun deplasmanlarında takip ettiğim Çaykur Rizespor efsane asbaşkanlarından Anzerli Kemal’i rahmetle anıyorum, Rizespor’un peşinde Erzurum deplasmanından dönerken trafik kazasında hayatını genç yaşta kaybeden Selim Kopuz’u da saygıyla anıyorum.
Çaykur Rizespor çok badireler atlattı.
Ancak son yıllarda yapılan hatalarla kulüp yine bu günlere geldi.
2009’da şirketleşen ve Çaykur Rizespor A.Ş olan kulübü bu hallere düşürenler utansın.
Taraftarından koparılarak A.Ş modelini uygulayan 3 kulüpten Çaykur Rizespor, Adanaspor ve Sakaryaspor’un durumları ortada. Sakarya hangi ligde bilmiyorum.
2014’te takımın başına getirilen Hikmet Karaman, Çaykur Rizespor’a hiçbir başarı sağlayamamıştır. Her sene küme düşmemeye oynadı.
2014-2015 sezonunda 36 puanla 14. sırada
2015-2016 sezonunda 37 puanla 13. sırada
2016-2017 sezonunda 36 puanla 16. sırada
Üç sezondur Hikmet Karaman takımın başında.
Suçu başka yerde aramamalı, hele hele iki komşu şehri birbiri aleyhinde kışkırtmamalı.
Tribüne oynayıp, topu taca atmamalı.
Kulüp Başkanı başarıyı başka takımın insafına bırakmamalı.
Belediye Başkanı Reşat Kasap iki şehri karşı karşıya getirecek açıklamalardan kaçınmalı.
Trabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, Rizespor Teknik direktörü Hikmet Karaman, siz birbirinizi sevmeyebilirsiniz, yarın bu takımların başında olamayacaksınız ama bu iki şehrin insanı hep iç içe yaşayacaktır.
Medya sorumlu davranmalı.
Belli ki bu işi ne iki ilin yöneticileri ne de futbol adamları çözemeyecek.
Yine iş Reise kaldı.
Müdahale etmeli.
İki kulübün temsilcilerine oturun aşağıya sesinizi çıkarmayın demeli.