Sahipsiz Trabzon Ve De Trabzonspor
Bu başlık altında 01.06.2015 tarihinde bir yazı yazmıştım. Yine 02.05.2016 tarihinde SİYASETİN KİRLETTİĞİ FUTBOL başlıklı yazımda da özetle şöyle yazmıştım.
“Türk futbolunun geçmişinin ne ölçüde temiz ya da kirli olduğu konusunda futbolun içinde olanlar lehte ya da aleyhte kendilerince birçok farklı yorumlarda bulunmuşlardır. Ancak şike sürecinin gündeme düştüğü andan itibaren alenen siyaset bu sürece dâhil olup, can alıcı yerlere yaptığı atamalarla ülkede yaşanan etnik mezhepsel parçalanmışlığa bu kez sporu da ilave ederek bu günlere geldik. Artık taraflı tarafsız herkes sporda yaşanan bu kaos ortamının farkında olarak siyasete yakınlığı oranında ondan yararlanma yolunu tuttu. Öyle ki Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünü stadyumlardan kaldırarak sporun doğasında olan tüm değerleri yok sayarak niyetlerini de ortaya peşinen koymuş oldular.
Herkes bilir ki şike süreci, kupası çalınan Trabzonspor ile kupayı çalan Fenerbahçe’nin başrolünü oynadığı olayla kamuoyuna mal olmuştur. Aradan geçen onca zamana ulusal ve uluslararası yargı kararlarına rağmen Federasyon ve olayın bizzat içinde olan siyaset soruna kasıtlı olarak çözüm getiremediği bir yana daima kaşınabilir bir yara halinde kalmasına özellikle izin verdiler. Bu durum, bu iki camia arasında var olan sportif rekabetin bu kez birbirine düşman iki taraf haline gelmesini sağlamış oldu.”
Ve yine sahipsiz Trabzonspor yazımın bir bölümünde de şu görüşlere yer vermiştim: “Sadri başkan döneminde yaşanan şike sürecinde verilen mücadelede yaşadıklarımız hafızalarda taze iken İbrahim beyin adaylığı sürecinde verdiği bir beyan yüreklere su serpmişti. Bugünkü Cumhurbaşkanına hitaben Sayın Cumhurbaşkanının kupamızı almamızı engelleme lüksü olamaz demişti. Ben de bu başkanın siyaseti değil camiayı arkasına alacağını düşünenlerdendim. Zira çözüm orda idi. Ne yazık ki çok kısa zamanda başkanın rengi belli olunca, gücü elinde tutanların izin verdiği kadarı ile yetinmek zorunda kaldık. Kupayı almak bir yana, böyle bir isteği gündeme getirmemiz halinde başımıza nelerin gelebileceğini daha o günden federasyonun hakemler eliyle yaptığı uygulamalarda gördük. O süreçte yaşananlara topyekûn ayağa kalkıp direnmek yerine siyasi parçalanmışlık yüzünden kulübü ve de yönetimi yalnız bıraktık. Daha da acı olanı, FB camia olarak şike yapan yöneticilerine sahip çıkarken biz günahsız yöneticilerimize sahip bile çıkamadık.”
Özetlersek Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri ile devamlı baskılanan şehrimizin, bu kez şike sürecinde hakemler eliyle yapılanlarla kasıtlı olarak üzerine gelindiğini artık görmeliyiz. Görüldü ki ne kabinede beş bakanız lafı ne de parlamentoda bordo mavi formayla duvarlara gösterilen kırmızı kartın bize hiçbir faydası yok. Onların amacı en zor zamanında bile, o formaya el atmak değil ondan faydalanmak.
Sonuç olarak cumhuriyet tarihinde bir şehir bu kadar uzun süre zülüm altında kalmamıştır. Sorumlular başta olmak üzere yorum yapanlar dâhil hiç biri yaşanan olaylara şehrin bozulan psikolojisi yönünden bakma gereği hiç duymuyor. Bu da açıkça her şeyi bilerek ve de kasıtla yaptıklarını gösteriyor. Artık görev sana düşüyor. Yalnız bilmelisin ki bu sorun ne siyasetin güdümüne girmiş yeni başkanla ne de şike anıtı için on metre kare yeri verme cesareti gösteremeyen büyük şehir başkanı ile olmaz. Bu iki başkana ve de kulüpte söz sahibi olduğu bilinenlere şunu hatırlatmak istiyorum; 40 yıldır bu kulübün içinde biri olarak ne Trabzon ne de Trabzonspor bu kadar sahipsiz kalmamıştır. Siyasi görüşlerinizi bir yana bırakıp bu şehir ve de kulüp için ayağa kalkmazsanız bugünleri arar hale geleceğimiz kimsenin aklından çıkmamalıdır. Demişim!
Sevgili Trabzonsporlular farkında iseniz son beş altı yıldır değişmeyen koşullar şehrimize ve de takımımıza uygulanan baskı ve zülüm bize hep aynı içerikte yazı yazdırıyor. Ne zaman yetkili biri şike yoluyla şampiyonluk elimizden alındı anlamına gelen bir cümle kursa en geç bir ya da iki hafta içinde hakemler eliyle darbe yememiz gelenek haline geldi. Öyle ki en fanatik Trabzon spor karşıtları bile geçen yıl hakemler eliyle karşılaştığımız zülüm karşısında pes ettiler. Sevgili okurlar bir hakem için 30 bin kişiyi yürüten Trabzon siyaset kulübe hâkim olduktan sonra parçalanan camia ağalar rahatsız olur diye on kişi yürütemez hale geldi. Hal böyle olunca şimdi ki başkanda bu gidişe kim dur diyecek diye feryat ediyor. Belli ki oda camiayı arkasına alıp onların ayağa kalkmasını sağlama halinde fincancı katırlarını ürküteceğini biliyor. Sonuç olarak şike meselesinden sonra Hacıosmanoğlu’nun hakem kapatma olayı ile birlikte bitmek tükenmek bilmeyen bir kan davası hali sürgit devam ediyor. Bunu sonlandırmanın tek yolu camianın tüm güçlerinin başkanın etrafında kenetlenerek hareket etmesiyle mümkündür. Bunun için sevgili başkan işe tüm kurulları toplayarak bu şer odaklarına güçlü bir mesaj vererek başlayabilir. Böyle bir hareket uygulamaya geçerse kim Trabzonlu kim Trabzonsporlu Kim siyasi ikbal için Trabzonspor’u kullanıyor hepsi ortaya çıkar. Hodri meydan.
Çok Okunanlar
Trabzonspor’da Kaleci Krizi Derinleşiyor: Transfer Alarmı Verildi
Arda Turan’dan Trabzonspor’a Sürpriz Transfer Baskını: Dragus ve Sikan İçin Yeni Hamle Kapıda
Trabzonspor’da Sürpriz Takas Hamlesi: Sikan’a Karşılık İki Yıldız Gündemde
Trabzonspor Alt Yapıyı Yine Görmezden Geliyor! Gönderilen Gençler Parlıyor, A Takım Yerinde Sayıyor
Trabzonspor U19’dan İstanbul’da Net Zafer
Beşiktaş’ın Hamlesi Sonrası Trabzonspor Beklemede : Transferde Kartlar Yeniden Dağılıyor