Yaz günü boğazlarına fular takar, saçlarında bir kilo briyantinle dolaşırlar. Güneş olmayan yerde, hatta gece bile at nalı kadar güneş gözlüğü takarlar.
Ayakta dururken ya da otururken de farklı duruş sergilerler. Oturuşu, duruşu, hatta bazılarının yürüyüşü bile diğer insanlardan farklıdır. Hele bazı cinsleri var ki, saplama kesmiş doç kamyonu gibi yürürler.
Bazılarında özellikle bulunduğu ortamda, ille de bana bakın, beni dinleyin tavırları vardır. Yani her şeyi ile farklı olma yolundalar kısacası. Sadece bu özellikleriyle bile binlerce, hatta milyonlarca takip edilenleri de yok değil.
Onlar sözüm ona “sanatçı” adında bir gruba mensup insanlardır. Esasen üretmek, toplumun duygu ve düşüncelerini bir yapıt ile izleyicilere ve takipçilerine aktarmak ana görevleriyken, onlar ilk etapta bu doğrultuda ön plana çıkarak, parayı bulunca da daha sonra farklı kutuplara doğru evrilirler.
Evrilmekle de kalmayıp hatta bir müddet sonra sivrilirler. Çünkü yapmakta oldukları sanatla değil de, artık sivrilmekle toplumda yer edindiklerini, dikkat çektiklerini sanırlar.
Çoğunluğu sorarsan siyasete güya karışmaz ama fırsat buldukça hükümeti en ağır dille eleştirirler. Muhalif olmak onlar için başlı başına bir farklılıktır. Hükümetin doğrusunu iyisini de pek alkışlamazlar, çünkü onlar hep alkışlanmayı, pohpohlanmayı, iltifat edilmeyi bekleyen zümredir.
Özgürdürler, özgürlüğü de ilke edinirler. Fakat özgürlük anlayışı birçoğunda senden benden farklıdır. Entelektüeldirler, sürekli toplumun üstünde bir tabakada kendilerine yer edinmeye çalışırlar. Elit kesime daha çok hitap ederler ama kazançlarının birçoğunu da Anadolu insanından karşılarlar.
Esasen sanat bir toplumun olmazsa olmazı, hakiki sanatçı ise o toplumun parlayan yıldızıdır. Fakat son zamanlarda adlarını zikretmeyeceğim siz biliyorsunuz, bazı sözde sanatçılar özellikle tercihlerinden ötürü deprem bölgesindekileri hedef aldılar.
Yazmayacaktım ama inanın söylenenler kanıma dokundu. Sözde sanatçı olup insanlıktan nasibini almayan bu zevatları da, filmlerini dizilerini izleyerek, reytinglerini arttırarak buralara getirenler de yine biz olduk!
Çok mu zor acaba onlar için vatanına, insanına, Anadolu’ya bu kadar yabancı olmamak? Milletini yurtdışında kötülemekle acaba ellerine ne geçiyor bu insanların?
Her gerçek sanatçı alkışı, ödülü hak ediyor. Fakat önemli olan milletin gönlünde taht kurmak, bu vatana kalıcı eserler bırakmaktır. Ne mutlu milletin kalbine taht kuranlara, kültürüne, değerlerine değer katanlara.
Bu millete uzak olan, üstten bakan bu sanatçıları iyi tanıyın. Dizilerini filmlerini izlerken, müziklerini dinlerken aklınızda da bulunsun. Zira aklımızla dalga geçme seanslarını çoktan geride bıraktık.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla.