Nasıl ölmek istersiniz diye soran bir yazı yazmıştım. Şu an ise ‘öldükten sonra nasıl anılmak istersiniz’ sorusuyla meşgulüm… Nereden çıktı derseniz? Kısa ve net, ‘Özkan Uğur’ diyebilirim…

Evet, Mazhar Fuat Özkan gurubunun Özkan’ıydı o. Çok yetenekli çok başarılıydı. Sadece şarkıcı olarak değil, oyuncu, gitarist, dansçı, tiyatrocu…

Az bulunur türden bir üretim…

Özkan Uğur’un ölümü sonrası ne çok insan üzüntüsünü bildirdi.

Ne çok insan övgü dolu cümleler kurdu, farkında mısınız?

Müziğini sevenler bir yana, çalışma arkadaşları öyle güzel anlattılar ki onu…

Ki çalışma arkadaşlığı hiç kolay değildir!

‘Sevenin var bak ne güzel’ diyordu söylediği bir şarkı.

Tam da onu anlatmıyor mu?

Yıllardır kanser hastası olarak sürdürdü yaşamını.

Fakat, çoğu kanser hastasının sonu gibi oldu onunki de!

 Altmış dokuz, çok erken bir yaş.

Yine söylediği şarkıyı yaşadı.  ‘Olduramadı!..’   

Biliyoruz ki, şarkı söylemek, dans etmek, sanat, insana iyi geliyor…

İlkel kabilelerden, halk oyunlarına, Karadeniz horonuna kadar, dans hep var…

İnsana ağır gelen şeyler; müzik, dans yoluyla uzaklaştırılıyor. Bir tür sağaltım, yenilenme sağlıyor.

Hayatında bunlar olmasaydı, belki daha erken gidecekti.

Bilemeyiz!

Kansere, ‘neden hala bir çare bulunamadığını’ bilemediğimiz gibi…

Hele bölgemizde! Kanserin girmediği ev yok. Kanserden yakınını kaybetmemiş insan yok!

İmkanı olan yurtdışına tedaviye gidiyor…

Özellikle de Küba’ya…

En etkili kanser tedavisi orada yapılıyor.

Özkan Uğur, Türkiye’de şifa aradı,  Küba’ya gitti mi bilmiyorum…

1.5 ay yoğun bakımda yattı. Tedavi süreçleri hayli yorucu, yıpratıcı…

“Senin yüzünden düştüm bu hale ne bir şifa buldum ne de bi çare” şarkısını söylerken ağlaması boşuna değil!

Şifa bulamadım diye ağlamasın insanlar artık! Böyle kolay kaybetmeyelim insanlarımızı…

Özkan Uğur!

“Nurunda… nurunda… nurunda…” sözlerin kulağımızda…

Seni, Allah’ın  nuruna emanet ederek, uğurluyoruz…

Mekanın cennet olsun!