Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ocak 2005 tarihinde yani bundan tam 19 yıl öne Türk lirasından 6 sıfırları attığı zaman bizim paramızın da dolar, Euro gibi değer kazanacağını zannediyorduk.

Yani piyasada dolaşın 250 bin, 500 bin, 1.000 milyon liralık banknotlar, tedavülden kaldırıldığı zaman Türk Lirası’nın itibarının kurtarıldığını düşünüp gururlanmıştık.

2009 yılında en büyük paranın 200 lira olarak Tahtakale’de bastırılınca da çok şükür, elhamdülillah diyerek artık paramız Dolar, Euro gibi değerlendiğini sanmıştık.

O günün şartlarında yeni basılan 200 lira ile 4,83 gram altın alabiliyorduk ancak aradan geçen 14 yılın sonunda o parayla artık, 5 gram değil 0,010 gram altın alabiliyoruz.

Yani 200 lirayla 129 dolar alabiliyorken, bugün 7,67 dolar alabiliyoruz

200 lira ile 96 Euro alabiliyorken, bugün 6,09 Euro alabiliyoruz

92,5 litre mazot alabiliyorken bugün 5 litre alabiliyoruz.

Ve her şeyden önemlisi 2009 yılında 200 liraya 500 ekmek alabiliyorken, bugün sadece 20 ekmek alabiliyoruz. İkilik ekmeklerden 10 tane.

Şimdi oturup düşünelim.

Eğriye eğri, doğruya doğru

Eğri oturup doğru konuşalım.

Aradan geçen 14 yılda ne oldu da bu kadar fakirleştik.

Altında yüzde 408’lik kayıp,

Dolarda yüzde 17’lik düşüş

Euro’da 16’lık düşüş

Mazotta 19 kat artmış

Ekmekte yüzde 25 fakirleştik

500 ekmek nere, 20 ekmek nere

Peki, ne oldu da bu kadar fakirleştik.

Ne oldu da alım gücümüz bu kadar düşmüş

Ne oldu da Türk lirasından düşürdüğümüz 6 sıfırı yeniden çağırır duruma geldik.

Savaşa mı girdik

Seferberlik mi ilan edilmiş.

Evet doğal afetler yaşadık doğru ama devlet bunun faturasını vatandaşına yüklememeli.

Evet, terörle mücadele ediyoruz doğru,

Japonya’da 7,6 şiddetindeki depremde sadece 50 insan hayatını kaybederken, Türkiye’deki aynı şiddetteki bir depremde 50 bin insanımızın hayatını kaybetmesinin sorumlusu kim?

Vatandaş mı?

Yoksa o yerle bir olan binaların çürük yapan ve yapılmasına göz yuman idare mi?

Gelmiş geçmiş yönetimler mi?

Suçlu yapan ve göz yuman idare ise ki öyledir o zaman bu ağır faturayı vatandaşa kesip fakirleştirmenin sorumlusu kim?

Yüzde 150 enflasyonun müsebbibi kim?

Ben mi, sen mi, o mu?

Kim?

Deprem bölgesindeki ölüm apartman sahiplerinin yargı karşısına çıkarıldığı kadar, o yapıların yapılmasına izin veren sorumlular da yargılanmalı.

Bu ülkede yapılan hizmetleri inkâr etmek nankörlük olur.

Evet, güzel şeyler yapıldı, yapılıyor da

Ama iktidar olmanın gereği de bu değil mi zaten

Genel ve yerel iktidarların görevi vatandaşına hizmet getirmek ise o zaman fakirleşmenin sorulmuşu kim?

Ben mi, sen mi, o mu?

Kim?

Aradan yıllar geçse de vatandaş fukaralaşıyor

Türk vatandaşı olarak daha çok çalıştığımız için daha çok kazanmamız gerekirken, alım gücümüzün artması gerekirken, kenara daha çok para artırmamız gerekirken maalesef günbegün eriyoruz.

Geriye doğru gidiyoruz.

Vatandaşın kesesi açık veriyor

Vatandaş bütçesini tutturamıyor

Bütçe oluşturamıyor, cari açığı büyüyor.

Avans krediyle, kredi taksiti ödüyoruz

Emekliye yok, işçiye yok, memura yok

Vatandaş fakirleşiyor, fakirleşiyor

Acaba attığımız sıfırlar geri mi dönüyor?