2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’ni koalisyon ve azınlık hükümetlerinden 10 yıl sonra tek başına iktidara taşıyan vaatlerden en önemlileri Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklarla mücadeleydi.

3 Kasım 2002’de tek başına iktidara gelir gelmez ilk icraat TBMM lojmanlarını satmak ve kamudaki birçok misafirhane ve sosyal tesislerin kapatmasıydı.

Yani devletin arpalığı haline gelen yerlerden tasarrufa başlamak oldu.

Vatandaşın takdirini kazandı, çok hoşuna gitti.

İşte aradığımız lider, devlet adamı bu dendi.

Bir o kadar takdiri de yolsuzlukların üzerine giderek kazanmıştı. Devleti hortumlayanların hortumlarını kesmiş ve önemli bir gelir kaçağını önlemiş, hayali ihracatçıların önünü kesmiş olan Recep Tayyip Erdoğan’a vatandaşın olan inancı bir o kadar daha artmıştı.

AK Parti’nin bir ve ikinci dönemleri ülkenin kalkınması, yatırımların yağması, Türkiye’nin dört bir yanı şantiyeye dönüşmesi, sağlık alanındaki reformlar, fakir fukaraya sağlanan destek ve çıkarılan birçok kanunlarla ülkede adalet sağlanmıştı.

Öncesinde başlayan gelir kaçaklarının önüne geçilmiş, devletin kasasını çarçur edenlerin üzerine gidilmiş isminde kuruluş amacında Adalet olan Adalet ve Kalkınma Partisi halkın gözünde büyük itibar görmüştü.

Erdoğan’a inanmıştı herkes ve sonsuz destek verdiler.

İlk iki dönem gerçekten halkın arzuladığı, özlediği, istediği yıllar olmuştu.

Ancak aradan geçen yıllar zarfında ANAVATAN Partisi’ni bitiren o hastalık maalesef AK Parti’ye de bulaşmış.

Birçok milletvekili ve siyasetçi ülkesinden çok, milletinden çok, partisinden ve vatandaşının menfaatinden çok kendi çıkarlarını yani kendi cebini düşünmeye başlamasıyla AK Parti’ye olan o güven de maalesef yavaş yavaş sarsılmaya başladı.

Nitekim bugün gelinen noktada AK Parti’nin 22 yıl aradan sonra seçim kaybetmesinin temelinde bunlar yatıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir taraftan dağılan siyasi güveni ve gücünü yeniden toparlamaya çalışması diğer taraftan 2002 yılı öncesi yaşanan menfaat musluklarının yeniden kesilmesi hamlesini başlatmasının sebebi budur.

Kamuda sarsılan devlet ciddiyetinin yeniden sağlanması ve tasarruf tedbirlerini yeniden alınmasının altında yatan gerçek budur.

Hükümetin yayınladığı genelgelerle kamuda 100 milyar lira tasarrufun sağlanmaya çalışılması 2002 ruhuyla yeniden yatırım hamlesinin başlatılması çabasıdır.

Tasarruf tedbirlerinin acilen yürürlüğe girmesi mecburiyeti doğdu.

Aslında böyle bir tasarruf genelgesi 2021 yılında da yayınlanmış olsa da kamudaki savurganlık devam etmiş ve artarak kontrolsüz boyutlara ulaşmıştır.

Şimdi hükümet yeniden kemer sıkma politikası başlatmış.

Kamuda tasarruf

Ve hedeflenin rakam 100 milyar lira.

İyi güzel

Kamuda başlatılması iyi çünkü kaçak orada var, vatandaşın tasarruf yapacağı kemer sıkacağı dermanı kalmadı. Emeklinin de yaşamını sürdüreceği can suyu bile kalmamış.

Kamuda tasarruf

Vatandaşın gözünde 2000’li yıllardaki güvenin yeniden sağlaması adına başlatılan bu hamlenin amacına ulaşabilmesi için Maliye Bakanlığı’nın kurduğu bin kişilik vergi müfettişi ordusu da ülke sathına yayılmış.

Her bir yanı kontrol edecekler.

Ama vatandaş şunu söylüyor.

Tasarrufu tepeden başlayın

Tabandan değil tavandan başlayın

Yani Saray’dan

2017'de bin 266 olan Saray’daki personel sayısı ikiye katlanarak 2 bin 594'e fırlarken 2024 yılı giderinin de 2 milyar 225 milyon 960 bin liraya ulaşması savurganlıktır.

2024 yılı bütçesi 12 milyar 283 milyon 843 bin lira olan Saray’ın günlük harcaması 33,6 milyon lira. Saatlik harcaması 1,4 milyon lira, dakikadaki harcaması ise 23 bin lira. El insaf.

THY Genel Müdürünün 1 trilyon 400 milyar lira aylık maaş aldığı bir ülkede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın maaşı 183 bin lira olmamalı.

O vergi müfettişleri derhal THY’ye gönderilmeli.

Ve Milletvekilleri

TBMM’de 600 kişiler. Her birinin üçer danışmanı var. Yani 600 milletvekiline 1.800 danışman düşüyor. Ne iş yaparlar bilmiyorum.

Milletvekillerinin onlara ne danışacağı artık.

Her birinin maaşını hesap edin.

Ya milletvekili maaşlarına ne demeli. Hem emekli, hem de vekil olarak görev yapan yaklaşık 300 vekilin her birinin aylık maaşı 230 bin lira. Sadece milletvekilli olanların maaşı ise 110 bin liraya. Allah daha çok versin.

Siz 10 bin lira alan emekliyi düşünmeyin onlar gül gibi geçinip gidiyorlar.

Evet, memlekette tasarruf seferberliği başlatılacaksa buna tepeden başlayalım.

Ya kamu araçları saltanatına ne diyeceksiniz.

Bugün itibariyle kamuda  toplam 116 bin 904 araç bulunuyor. Her birinin en az ikişer şoförü var.

Korkunç israf.

Devletin KİT’leri, ÇAYKUR gibi 

Ya belediyelere doldurulan personel sayısına ne denmeli.

Ve kamu kurumlarına yerleştirilen taşeron işçiler. Her kurumun yüzlerce çalışanı varken yine hizmet satın alınıyor.

Tasarruf yapılacaksa topyekûn yapılmalı ve her kesimde uygulanmalı.

Özellikle 2002 yılında kesilen ancak son yıllarda yeniden türeyen hortumların kesilmesi şarttır.

Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklarla yeniden bir mücadele başlatılmalı.