Trabzon…
Bir şehirden daha fazlası.
Karadeniz’in hırçın çocuğu, dağların gölgesinde yeşeren, insanının sıcakkanlılığıyla ısınmış denizin kokusunu ciğerlerimize çeken o eşsiz şehir.
İşte yine bir Trabzon Günleri’ne daha yaşıyoruz.
Pazar günü finalle tamamlanacak.
Daha önceki yıllarda Trabzon dışında, Ankara, İstanbul ve Kocaeli illerinde düzenlenen Trabzon Günleri bu kez uzakta değil yerinde yapıldı.
“Trabzon Seni Bekliyor” sloganıyla bu defa dışarda yaşayan Trabzonluları şehrimize davet etti şehrin şehr-ül emini Ahmet Metin Genç.
Bu yıl Trabzon Günleri başka bir güzeldi.
Çünkü bu kez memleket, kendisini memleketinde ağırladı. “Trabzon Seni Bekliyor” dedi Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, biz de koşa koşa gittik.
Gurbette olan geldi, köyde olan indi, şehirde olan meydanlara aktı.
Yerinde
Gerçi uzakta da olsak gurbette de olsak fark etmez bu kez Trabzon’da bir araya gelmenin, “biz” olmanın mutluluğunu yaşadık.
Trabzon Günleri, sadece bir fuar ya da etkinlik değil.
Bir kemençe sesiyle çocukluğumuza döndüğümüz, bir mıhlama kokusuyla annemizin mutfağını hatırladığımız, bir horon halkasında bütün dertlerimizi unuttuğumuz bir bayramdır aslında.
Bu iş artık sadece etkinlik değil, resmen bir “memleket terapisidir.”
Kemençe sesini duyduğumuz anda damarlarımızda Karadeniz akıyor, horon halkasını gördüğümüz anda ayaklar kendi kendine oynamaya başlıyor.
Bu buluşma artık bir Karadeniz şenliği haline dönüştü
Muhabbetin, kahkahanın, dedikodunun en güzeli burada yapılıyor.
Bir bakıyorsun siyasiler yan yana, bir bakıyorsun eski okul arkadaşına rastlıyorsun, bir bakıyorsun elinde kemençe çalan bir dede “hadi uşağum oynayın!” diye bağırıyor.
Sanatçılardan biri iniyor biri çıkıyor,
Kültürel ve sanatsal etkinler peş peşe yapılıyor
Trabzon Büyükşehir ve ilçe belediyeleri ile derneklerin stantları, yöresel ürünler, kemençe tınıları…
Hepsi bizi şehrimize daha da yaklaştırıyor.
Bu günler, hemşehriliğin, kardeşliğin, dostluğun, özlemin, hatırlanmanın, vefanın kıymetini bir kez daha anlamamıza vesile oluyor.
Komşuluğun, dayanışmanın, bir sofrada ekmeği paylaşmanın güzelliğini hatırlatıyor. Trabzonspor formalarıyla dolaşan gençler, elinde tulumuyla fotoğraf çektiren bebeler, çocuklar, sırtında sepetiyle gelen teyzeler…
Hepimiz aynı kültürün birer parçası olduğumuzu hissediyoruz bir kez daha.
Trabzon Günleri aynı zamanda bir buluşma, kaynaşma fırsatıdır.
Siyasetçisi, sporcusu, sanatçısı bir araya geliyor; memleket meseleleri konuşuluyor, yeni dostluklar kuruluyor, eskimeye yüz tutan dostlukları perçinleştiriyor.
Kısacası bu günler, sadece karnımızı değil, ruhumuzu da doyuruyor.
O yüzden, Trabzon Günleri’ne gitmek sadece bir etkinlik ziyareti değil; kimliğimize, geçmişimize ve değerlerimize sahip çıkmaktır.
Trabzon’un hırçın dalgaları gibi coşkulu, yaylaları gibi serin, insanı gibi sıcakkanlı bir buluşmaya tanıklık ediyoruz.
O yüzden boş geçmeyin, gidin gezin.
Horona girin, mıhlamaya kaşık sallayın, hamsiden üç porsiyon yiyin.
Trabzon bu etkinlikle bir kez daha gösterdi ki sadece bir şehir değil; bir ruhtur, bir sevdadır, bir hayattır.
Biz, bu hayatın içinde olduğumuz sürece horon hiç durmayacak, kemençe hiç susmayacak.
10 gün boyunca süren etkinliği gerçekleştiren Trabzon büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’e ve tüm ekibine teşekkür ediyorum.
İstanbul Trabzon Dernekler Federasyonu Genel Başkanı İsmail Şatıroğlu’na teşekkür ediyorum.
Trabzon Günlerine katkı sağlayandan tutun da hatta gelip horona el tutan, eşlik eden herkese şükranlarımı sunuyorum.
Trabzon’un kokusunu sindire sindire içimize çekmek ayrı bir güzellikti.