Trabzonspor’un satışıyla ilgili bir dedikodu atıldı ortaya. Borsada hisseler tavan yaptı... Belli ki spekülasyon ya da nabız yoklaması...

Yerseniz...

İşin orasında değiliz... Birilerinin bu yönde niyeti olduğu kesin...

TFF’nin başı, son genel kurulda, yabancıların delegeliğini onaylattı ya; altyapıyı hazırladı...

Konumuz bu da değil.. Alan istediğini alsın, satan gözüne kestirdiğini satsın..

Derdimiz Trabzonspor...

Oluru var mı? Bakacağız...

Yine bir hatırlatalım...

Trabzonspor’u satan neleri satar!...

Başta, Rıfat Dedeoğlu ile Ali Osman Ulusoy’un kuruluştaki özverilerini satar...

Trabzonspor’u satan; İdmanocağı’nın, İdmangücü’nün, Karadenizgücü’nün, Martıspor’un, hadi ekleyelim Sebat Gençlik’in, tüm amatörlerin varlığını satar...

Trabzonspor’u satan; Şamil Ekinci’nin çek defterini, Süha Akçay’ın tarihte eşi benzeri bir daha gelmeyen ve gelmeyecek olan yöneticiliğini satar...

Trabzonspor’u satan; Ahmet Suat Özyazıcı’nın zekasını, liderliğini, Özkan Sümer’in altyapısını, üretimini satar...

Trabzonspor’u satan; Salih Erdem’in deplasmana gitmek için topladığı çay paralarını, Ahmet Celal Ataman’ın otoritesini, Mustafa Günaydın’ın otobüsünü satar...

Trabzonspor’u satan; Mehmet Ali Yılmaz’ın yaptırdığı tesisi, Faruk Özak’ın koruduğu ve artırdığı kulübün parasını satar...

Trabzonspor’u satan, Sadri Şener’in kulübe zeval gelmesin diye hibe ettiği parasını satar...

Trabzonspor’u satan; Şenol’un hala kırılamayan gol yememe, Turgay’ın üst üste milli olma rekorunu satar...

Trabzonspor’u satan; Necati’nin, Kadir’in, modern futbola örnek olan tandemini satar...

Trabzonspor’u satan; Arafilboyu’nda yürürken cebinde 5 TL. ile aramızdan ayrılan, “ben Trabzonspor’un kaptanıyım, başka takımın kaptanın arkasında sahaya çıkmam” diyen Dozer Cemil’in aidiyetini satar...

Yetmedi mi?

Trabzonspor’u satan; Bekir’in direncini, Güngör’ün tekmeye koyduğu kafasını, Ali Yavuz’un bu ligde attığı ilk golü satar...

Trabzonspor’u satan; Hüseyin’in 61.dakika gollerini, Necmi’nin krallıklarını satar...

Trabzonspor’u satan; Serdar’ın dinmeyen hırsını, Ali Kemal’in topla oynadığı horonu satar...

Trabzonspor’u satan; Çaycı Ahmet’in ortalarını, İskender’in çalımlarını, Kemal’in Galatasaray’a topukla attığı golü satar...

Trabzonspor’u satan; Osman’ın transferi kesinleştikten sonra Fenerbahçe’yi şampiyon yapan dürüstlüğünü satar...

Trabzonspor’u satan; Liverpool, Barcelona, İnter, Lyon, Bursa ve daha nice zaferleri satar...

Trabzonspor’u satan; Bombacı Hami’nin bazukalarını, Karaoğlan Ünal’ın dikine gidişlerini, Başbakan Lemi’nin siyasete meydan okumasını satar...

Trabzonspor’u satan; bu kulübün ve ülkenin gelmiş geçmiş en büyük yabancılarından Şota’nın 20’li yaşlarda geldiği Trabzon’da ilk gece yağmurdan sırılsıklam ıslanan mavi beyaz eşofmanını satar...

Trabzonspor’u satan; rüzgarın oğlu Orhan’ın süratini satar...

Trabzonspor’u satan; 2010-11 şampiyonluğunu, orada emek veren herkesin alın terini satar...

Trabzonspor’u satan; Nazmi Bilge’den, Krino Kafato’dan başlayan, burada yetişip ülke futboluna katkı verenlerin anısını, emeğini satar...

Trabzonspor’u satan; Anadolu’nun ihtilalini, bir kentin kimliğini, belli bir döneme kadar tüm yöneticilerin verdiği hizmeti satar...

Yukarıda bahsettiğimiz dönemlere ait, adını geçirmediğimiz herkese saygıyla; bu iş öyle, oturdukları koltuklara rağmen Trabzonspor’un ne olduğunu bilmeyenlerin “genel kurula gelir”, “kararı onlar verir” demesiyle olmaz...

Trabzonspor’u satan, satmaya niyetlenen, yeltenen, vicdanında muhasebesini yapan herkes bilsin ki;

Trabzonspor’u satan kendini satar...

Olur mu? Olur...

Avni Aker’i satan, satılmasına sessiz kalan bir kent, kulpuna uydurur, kulübü de satar...

Satar da; biz bu suça ortak olmayız..

Sonrası mı?

Yukarıda yazdığımız anılarla ve onlarcasıyla yaşar, “bir Trabzonspor vardı” der geçeriz..

Satabiliyorsanız, satın...

Mübarek olsun...