İnsanda vefa arama azizim

İnsan sıcakta ağacın gölgesine sığınır ama soğukta aynı ağacı keser, yakar ısınır.

Yağmur kesilince, şemsiye de yük gelir insana

Yani zordur insanı mutlu etmek azizim

Zordur insan gibi yaşamak yani,

Ya elinden ekmeğini ya da yüreğinden sevgini çalarlar.

Hayat dediğin uzun bir yol, nice duraklarla, nice yüzlerle örülmüş bir yürüyüştür elbette.

Ama bu yürüyüşte sırtını dayayacak bir duvar ararsın çoğu zaman; vefa beklersin insandan, sadakat beklersin, yoldaşlık beklersin...

Beklersin de çoğu zaman hayal kırıklığıyla susarsın işte.

Çünkü insan, işine gelince yanında olur, işine gelmeyince görmezden gelir.

İnsanda vefa aramak, kurumuş toprakta gül aramak gibidir bazen.

Düşünsene azizim…
Sıcakta ağacın gölgesine sığınır insan. Gölgelik olsun ister, serinlik versin, dinlensin…

Ama kış gelince de aynı ağacı gözünü kırpmadan rahatlıkla kesebiliyor.

Odun yapar, ısınır.

Ne gölgelik gelir aklına, ne de serinlik, çünkü günün koşulları onu gerektiriyor. Günlük yaşamak gibi

Artık, kıymeti yoktur.

Aynı böyledir çoğu insan.

İşine yaradığın kadar varsın, yüreğine dokunduğun kadar değil.

Yağmurda başına şemsiyeyi tutar, sonra gökyüzü durulunca da yük geliyor ona artık.

Gölge veren de, şemsiye tutan da yüktür artık.

Hani derler ya “insanoğlu nankördür” diye, bazen çok acı bir gerçektir bu.

Ne verirsen ver, doymayan gözler var.

Ne kadar seversen sev, anlamayan yürekler var.

Ne kadar sadık kalırsan kal, vefasızlığı yol edinmiş insanlar var.

Kısacası zordur insanı mutlu etmek azizim…

Hele ki menfaatin gölgesinde büyüyen ilişkilerde, sevgiden, samimiyetten, yoldaşlıktan söz etmek neredeyse imkânsız bir hale gelir.

İnsanı insan gibi yaşamak da zordur.

Çünkü insan gibi yaşamak, merhamet ister.

Empati ister.

“Ben olsam ne yapardım?” demeyi gerektirir.

Dürüstlük ister.

Lafla değil, halle konuşmayı ister.

İnsan gibi yaşamak, elindekini paylaşmak, yüreğindekini saklamamaktır.

Ama işte… Ya elindekini çalarlar, ya yüreğini…

Bir lokma ekmeği uzatırsın, elini kaptığı sandığın meğer kolunu da koparmaya gelir.

Bir parça sevgini gösterirsin, yüreğini paramparça eder.

Fazla gelir yani.

Senin verdiğin sevgiyi anlayamaz, bırak anlamayı taşıyamaz

Ezilir altında

Çünkü görmemiştir bu güne kadar bu kadar sevgiyi, bu kadar ilgiyi

İnsan gibi yaşamak değil artık; insan kalabilmek bile imtihandır bu çağda maalesef.

Yine de sen vazgeçme azizim.
Sen vefayı terk etme diye değil, insanlık senden geçmesin diye yaşa.
Sen ağacı kışta da koru, gölge verdiği için değil, can taşıdığı için sev.
Sen şemsiyeyi yağmurda da güneşte de taşı; korumak için değil, vefanı göstermek için.

Belki bir gün senin gibi olan biri mutlaka çıkar karşına.
O zaman ne soğuk üşütür seni, ne de yağmur ıslatır.
O zaman anlarsın, gerçek vefanın değerini...

Ve unutma:
İyilik eden, kendine eder.
Vefasızlık gösteren de, önce kendi yüreğini çürütür.

Çünkü insan, kalbiyle insandır.
Ve vefa, sadece sadakat değil; kalbin asaletidir azizim.