Hayatın yükü yoruyorsa seni

Yere çök…

Kimseye yaslanma.

Ne kadar derin bir söz değil mi?

İnternette dolaşırken düştü önüme

İlgimi çekti

Bu söz için bir şeyler karalamak geldi içimden
Hayat, bazen taşıyamayacağımızı sandığımız yükleri sırtımıza bindirir.

İçimize işleyen yorgunluklar, suskunluğa dönen hayal kırıklıkları, omuzlarımıza çöken beklentiler...

Ve işte tam o anlarda, bir söz çıkar karşımıza, içimize işler:

"Hayatın yükü yoruyorsa seni, yere çök…

Kimseye yaslanma."

Ne kadar yalın, ne kadar derin.
Bu söz, acının içinden geçmiş ama kırılmamış bir kalbin fısıltısı gibi.

Dışarıdan bakıldığında "çökmek" bir yenilgi gibi görünür belki ama aslında bu, içsel bir devrimin başlangıcıdır.

Yere çökmek, toprağa yakın olmak, köklerini hissetmektir.

Kendini dinlemek, sustuğun yerde aslında içindeki sesleri duymaya başlamak demektir.

Bu dizeler, kırılmanın içindeki direnci, yalnızlığın içindeki asaleti hatırlatır.

Kimseye yaslanmamak, dünyayı sırtlamamak demek değildir.

Bu, önce kendini tanımak, kendine yetebilmek, kendi gücüne sahip çıkmak demektir.

Çünkü ne zaman ki bir başkasına tutunmadan ayağa kalkmayı öğreniriz, işte o zaman gerçek gücümüzü fark ederiz.

O zaman biliriz ki; destek beklemeden de yürünebilir yollar, başımızı bir omuza yaslamadan da dinlenebilir geceler vardır.

Evet, hayat paylaşınca güzeldir.

Ama bu sözler, güvenin kırıldığı, omuzların yük olmak yerine yara olduğu anlara bir duruş, bir hatırlatmadır.

Bazen en büyük merhem, içimizdedir.

Bazen en sağlam dayanak, kendi duruşumuzdur.

Yere çök ama yeniden doğrulmak için.
Çök ama yok olmak için değil; yeniden doğmak, yeniden yükselmek için.
Ve unutma, asıl büyüme; düştüğünde değil, düştüğünde kendini kaldırabildiğinde başlar.

Sen yeter ki kendine yaslan.
Çünkü senin içinde, henüz keşfetmediğin bir güç, bir sabır, bir ışık var.