Hiç düşündünüz mü veya hiç birimizin aklına geldi mi bilmiyorum ama tarafıma gelen bir mail beni de bu yönde düşünmeye sevk etti.

Seda isimli okuyucudan gelen yazının başlığı “Eğer tadını bilirseniz, ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir” olsa da aslında yazının içeriği küçük dostlarımızla bir günlüğüne yer değiştirmeyi anlatıyordu.

Yani bir günlüğüne de olsa küçük dostlarımız (hayvanlar) bizim yerimize, biz de onların yerine geçseydik bizim onlara nasıl baktığımızı daha iyi anlardık.

Yurdumuzun birçok yerinde meydana gelen orman yangınlarında yanarak can veren veya vücudunun yarısı yanan küçük dostlarımızın yaşama tutunma mücadelesi, bir damla suya hasreti, hepimizi o kadar çok etkilemiş ki artık nerede bir küçük dost görsek sarılasımız geliyor.

İşte bu duyguları yaşayan küçük dostlarımızla ilgili Seda’nın gönderdiği mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Çok etkilendim, bir o kadar da duygulandım.

“Sevgiyi, huzuru, mutluluğu, üzüntüyü bildiği gibi acıyı da bilir insan,  çok kuvvetli bir duygudur o.

Ben kanadı kırık bir güvercin ile karşılaştım acısını hissettim, gece geç saat idi panik hissettim, avuçladım güvercini kalp atışını hissettim, Trabzon Ortahisar Belediyesi Küçük Dostlar Kliğine başvurduk, minnet hissettim. Veteriner İşleri Müdürü Lütfü Aydın gecenin o saatinde küçük dostumuzu misafir etti. Sadece kedi barınağı olmasına karşın o kanadı kırık güvercini sarıp sarmaladılar tedavisini yapıp Tabiat Varlıkları Koruma Kuruluna gönderdiler. Trabzon Ortahisar Belediyesinin küçük dostlarımız konusundaki duyarlılığı son zamanlarda da birçok şehirde gönlünü sokaktaki dostlarımıza vermiş topluluklarda konuşuluyor, ses getiriyor. Başta Ontahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’e, Veteriner İşleri Müdürü Lütfü Aydın’a teşekkürlerimi sunuyorum.

Dedik ya İnsan tüm duygulara hakim iken;

Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar ama zaman ile birlikte çocukluğumuza emanet ettik onları da, bir çok güzel duygu ile birlikte.Tüm Dünya’yı saran bir virüs, yeşillikler ile birlikte yürekleri yakan yangınlar, ocaklara düşen ateşler, tahmin edemeyeceğimiz can ve mal kayıpları, içinde tabiat ananın da isyanı diye düşündüğümüz ama insanlığın üretim yapmadan sadece tüketim ile şimdiye ve geleceğe ne kadar zarar verdiğimizin bilincin de olmadan yaşadığımız 21. Yüzyıl da güzellikten yana bir nebzemerhem olacak naçizane bir düşünce yazısı okumanızı ve yayınlamanızı umuyorum…

Sadece bir günlüğüne biz insanların sokakta ki hayvanlar ile yer değiştirip, olabilecekleri beş dakikalığına gözümüzde canlandırsak; hiç birimiz küçük dostlarımızın önüne bir kap mama ve su koymaktan, kanadından yaralanan bir güvercini veterinere yetiştirmekten, bir köpeğin başını okşamaktan, yaşam alanlarına saygı duymaktan aciz hissetmezdik. Peki ya onlar ile gerçekten yer değiştirsek? Biz insanlar karnımızı doyurmak için çöp konteynırlarına girip yemek ararken, bir köpek üstümüze moloz çöplüğünü boşaltsa? Yada yoldan karşıdan karşıya geçmeye çalışırken arabada hız yapmış kedi bize çarpıp üzerimizden geçse vearkasına bile bakmadan gittiğinde hiçbir şekilde bir cezaya maruz kalmasa? Sıcak yaz günlerinde yorgun bir şekilde açlığımızı unutup tek suçumuz su aramak iken bir köpek gelip bize bir tekme atsa ve duvara toslasak? Biz insanlar bize zararı dokunmayanlara, şu yeryüzüne misafir olduğumuzu unutarak ne acılar yaşatıyoruz bir kap suyu ve bir baş okşamayı fazla biliyoruz bu kainata. Hiç duydunuz mu bir köpeğe şiddet uyguladı, bir kap yemek vermedi diye insanın kapısına dayandığını? Yada onuaç bıraktı diye insana zarar verdiğini? Bunlar ne yazık ki insanoğlunun işi. Küçük dostlarımız sevmeyi bilir, sadece önüne gelen yemeği yemeyi bir de merhameti ve iyiliği.”

Teşekkür ederim Seda herkesi hayvan sevgisi konusunda uyardığın için.

Teşekkürler Seda bazen insanlığımızdan utanmamız gerektiğini hatırlattığın için

Sahi bir günlüğüne hayvan olsak dünyaya ve insanlığa nasıl bakardık.