Üç kişi idama mahkûm olur

Bunlardan biri Papaz,

Biri Hâkim

Biri de Fizikçi

İnfaz giyotin ile yapılacaktır.

İdam sehpasına ilk olarak Papaz çıkarılır

Başını giyotinin altına yerleştirir ve ona sorarlar

Son sözün nedir?

Papaz der ki “Ben Allah’a inanıyorum. O beni kurtaracaktır.”

Giyotin indirilir

Boynuna tam birkaç santim kala giyotin durur

Halk şaşır ve hep bir ağızdan bağırır

“Onu serbest bırakın. Allah sözünü söyledi ve onu korudu” dediler.

Böylece Papaz idam edilmekten kurtulur.

Sıra Hakim’e gelir

Aynı şekilde başını giyotine yerleştirir ve ona da son sözünü sorarlar

Hâkim şöyle der

“Ben Papaz gibi Allah’a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum.”

Giyotin indirilir

Hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur

İnsanlar yine şaşırır

Yine bağırmaya başlarlar

“Adalet sözünü söyledi. Onu serbest bırakın”

Böylece hâkim de kurtulur.

Sıra fizikçiye gelir

O da giyotine başını koyar

Ve ona da söz bir sözün var mı diye sorarlar

Fizikçi şöyle der

“Ben ne Allah’a inanan bir Papazım ne de adalete güvenen bir hâkim. Bildiğim tek şey var. Giyotinin ipinde bir düğüm var. Ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. “

Görevliler giyotini kontrol eder ve gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. “

Düğümü çözüp tekrar bırakırlar ve böylece fizikçinin ihfazı gerçekleşir.

Toplumdaki düğümlere ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir çoğu zaman.

Gerçeğe talip olanlar bedel ödemeyi göze almalıdır.

Evet, toplumu etkileyen sorunların “gerçek sebebi” gözümüzün önünde olsa bile, onu görmek ve söylemek cesaret ister.

Çünkü hakikat çoğu zaman alkış getirmez; aksine bedel ödettirir.

Papaz inançla kurtulur, hâkim adaletle kurtulur ama fizikçi hakikati gösterdiği için ölür.
Çünkü toplum, rahatını bozan gerçeği değil, duymak istediği masum açıklamaları tercih eder.

Bu öykü şunu vurgular;

Gerçekler ve doğrular her zaman kurtarmaz; bazen cezalandırır, hayatı pahasına olsa da.

Toplumsal sorunları işaret edenler çoğu zaman hedef olsa da hakikati söylemek; konfora, mitlere ve alışkanlıklara karşı çıkmak demektir.

Gerçeğe talip olmak sadece bilgi değil, cesaret ve bedel ister.

Son cümle bu yüzden çok yerindedir;

Gerçeğe talip olanlar bedel ödemeyi göze almalıdır.