Halâ, “Dünya fındık üretim ve ticaretinde ilk sıradayız” diyerek yazmaya devam ediyoruz. Ediyor ediyoruz ama 40 yıl önce hangi rakamlarla ilk sırada idik? Şimdi hangi rakamlara sahibiz? Öğrenmek ister misiniz?

Budha felsefesinde “Yaşamak en büyük öğretidir” deniyor ya, ben de size yaşadıklarımdan yazdıklarımdan hatırlatma yapayım, siz karar verin:

*

1980’li yıllarda fındık ile ilgili yazdığım haberlerin ilk cümlesi şöyle olurdu:

-“Dünya fındık üretiminin yüzde 85’ini karşılayan ülkemiz…”

5 yıl ise önce günün Tarım Bakanı’nın beyanı ile bu rakam; “Yüzde 72’ye yükseldi!”

Önceki gün de sektörde hatırı sayılanlardan birinin; “Üretiminin yüzde 65’ine sahip olduğumuz fındık” haberi ile rakam daha da yükseldi!

Bu Kadar Masrafa Adnan Kiliç

Sakın ola ki; “Murat Bey! Yanlışın var! Yükselmiyor azalıyor” diye bana çıkışmayın!

Ben rakamlardan anlamayanlardan dem vuruyorum!

Çünkü; benim gibi gidişatı iyi görmeyenler, yani 85’in, 65’den büyük olduğunu bilenler fındıkta verim ve kaliteyi arttırmak için çeyrek asırdır çaba gösteriyor iken, başta üretici derneği ve birliğinden olanlar kıllarını kıpırdatmadan, “Dünya Lideriyiz” diyerek yan gelip yatmayı tercih ettiler.

Yatmak bir yana, bize ateş püskürdüler!

Siyah çelenkleri sundular?

Neden mi?

Çünkü onlara göre 40 yıl önceki yüzde 85, bizim, yani Türkiye’nin tapulu malı olan (!) fındıkta asla aşağı inmez idi!

İşte onlara göre de inmedi zaten!

Çünkü onlar halâ yüzde 65 ile “Büyük rakam” diye oyalanıyorlar mı desem, yoksa avunuyorlar mı? Bilemem!

Ne hazindir, ne gariptir, ne cehalettir, ne geleceği görmemezliktir ki, 5 sene sonra, bunların “Yüzde 40-45 ile en büyüğüz” diye övünmeye devam edeceklerinden de emin olunuz!

Gidişat onu gösteriyor.

0X0 Findik Alim Fiyati 2024 Tmo Findik Fiyatlari Belli Oldu Mu2024 Findik Fiyatlari Kac Tl Iste Levant Ve Giresun 1722604370419

FINDIKTA HANGİ FİYATI SORUYORSUNUZ?

TMO’nun kini mi?

FİSKOBİRLİK’in kini mi?

TARIM KREDİ’nin kini mi?

SERBEST PİYASA’nın kini mi?

Ya da; “Serbest piyasa değil mi? Ben de istediğim fiyata alırım” diye diyenin tüccarların kini mi?

Haa! Bir de bazılarının “Ben alırım. Herkes alır ama sen istediğin fiyata alamazsın” diye suçlamaya kalktıkların kini mi?

Gazeteye atılan; “Fındıkta piyasa savaşı kızıştı” başlığı ile tamamlayalım.

Demek ki, ortada bir piyasa var. Herkes de onu kurallara göre değil, kendine göre oynuyor.

Ama ne hikmet ise, bazıları “kendilerine helâl kıldıklarını, başkalarına haram sayıyorlar.”

Sanırım piyasanın kısaca özeti bu.

BU KADAR MASRAF; AMA 50-60 KİLO…

Ekim başından Temmuz sonuna kadar, 10 yan gelip yattıktan sonra, Ağustos’ta toplamak için bile bahçeye adımını atmayan, ama kendini “Fındık Üreticisi” sayanların en iyi yaptıkları iş maliyet hesabıdır.

“Bahçe temizliği, hastalıklara karşı ilaçlama, gübreleme, budama ve toplama bedeli” denilerek “Bu yılki maliyet kilo başına 200 lira” diye beyanatları patlatıp durdular.

Sonra da, rekolte düşüklüğünü iklim şartlarına bağlayıp, “Dekarda verim 50-60 kiloya düştü” dediler.

Birincisi düşmesinin sebebi, maliyet diye listeledikleri ama hiç yapmadıkları işlerdir.

Findik Yeni̇ Son-1

Çünkü maliyet listesine sıraladıkları işleri yapmış olsalar, bir dönümden 50-60 değil, Arsin Işıklı’dan arkadaşım Ümit Bayramoğlu gibi 150-200, Yomra-İkisu’daki Ömer Ustaömeroğlu gibi 250, Ortahisar-Karakakaya’daki Adnan Kılıç gibi, 170-180 kilogram fındık alacaklar idi.

Bunlar, yani hiç vermeden vermiş gibi maliyet listesi yapanlar, “Hangi akla hizmet ediyorlar?” diye sormak lazım ama; “Anlamak istemeyene anlatmak kadar zor bir iş yoktur” derb-i meseli akla gelmiyor değil!

DÜNDEN BUGÜNE

Yine fındık yazacak isek...

Beklenen oldu ve fındığa ben diyeyim "fiyat konuluyor", siz söyleyin, "fiyat konuşuluyor!"

Zaten, konuşanların çoğunluğuna bakın, "fındığı sadece konuşanlar. Üzerine düşeni yapanlar" değil.

Kimler mi?

Findikk

Hangi birini yazayım!

Ancak, bu çok konuşanlar yüzünden fındığa çok emek verenin de; az emek verip çok bekleyenin de geçmişte ne denli, ne kadar mağdur olduğuna bir bakın derim.

22 Ağustos 2017

KISSADAN HİSSE

Fransa hükûmet ricalinden biri Napolyon’un bir muharebesini tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:

- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:

- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.