Gazze Kurtuldu mu, Filistin Tanındı mı? Gazze’den yine aynı görüntüler gelmeye devam ediyor; yıkılmış binalar, toz bulutları, siren sesleri, enkazın önünde duran bir çocuk. “Gazze’de ateşkes süreci kırılgan bir biçimde sürüyor.”
Dünyanın bir yanında kahvaltı masalarında taze ekmek-çay, kahve köpürüyor, diğer yanında insanlar hâlâ su arıyor.
Bir yanda çocuklar okula hazırlanıyor, diğer yanda çocuklar yıkıntılar arasında oyuncak arıyor.
Aynı güneş iki farklı dünyayı ısıtıyor ama biri için ışık, diğeri için sadece duman demek...
Gazze bugün sadece bir coğrafya değil, insanlığın röntgen filmidir.
Her patlamada çatlayan yalnız duvarlar değil, vicdanın kendisi olmuştur.
Orada dünyanın en kalabalık yalnızlığı yaşandı ve yaşanıyor: olan olaylara milyonlarca insan bakıyor ama kimse gerçekten görmüyor.
Herkes duyuyor ama duymamayı seçiyor.
Çünkü duymak, bir sorumluluk getiriyor. Ve insanoğlu O sorumluluktan kaçmayı çoktan öğrendi.!
Kâğıt üzerinde dünya Filistin’i “devlet” olarak görüyor olabilir.
Ama sahada, Gazze hâlâ karanlıkta.
Tanınmak başka şey, yaşamak başka…
Bir pasaporta yazılan “Filistin Devleti” ibaresi, sınır kapısında hâlâ engellere takılıyorsa, o tanıma sadece diplomatik bir jesttir.
Bir çocuğun gökyüzüne baktığında korkması, tanınmanın değil, unutulmanın kanıtıdır.
Son günlerde diplomasi masalarında yeniden bir hareketlilik var.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, Gazze için geçici bir “uluslararası istikrar gücü” oluşturulması konuşuluyor.
Birçok ülkenin desteğiyle, bu gücün 2026 başında konuşlandırılması hedefleniyor.
Aynı zamanda, Hamas kalıcı bir ateşkes için “yapıcı adımlara hazır” olduğunu açıkladı.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçen ay yaptığı konuşmada “Gazze’nin özgürlüğü insanlığın imtihanıdır” dedi.
Ankara, ateşkesin kalıcı hale gelmesi için hem Katar hem Mısır üzerinden arabuluculuk çabalarını sürdürüyor.
Türk Kızılay’ı ve AFAD, son haftalarda Gazze’ye yeni bir yardım konvoyu gönderdi.
Ancak yardımların büyük kısmı hâlâ Refah Sınır Kapısı’nda bekliyor.
Gazze kurtuldu mu?
Kurtuluş, tankların çekilmesiyle gelmez, korkunun çekilmesiyle gelir.
Bir çocuğun “yarın okula gideceğim” diyebildiği sabahla gelir.
Bir annenin “bugün oğlum güvende” diyebildiği akşamla gelir.
Gazze henüz kurtulmadı. Ama hâlâ direniyor.
Filistin henüz özgür değil. Ama hâlâ var.
Ve bazen “var olmak”, böyle büyük bir zulmün ortasında, başlı başına bir direniş biçimidir.
Dünyanın suskunluğu ise hâlâ en gürültülü şey.
Kimi ülkeler diplomatik tanıma kararı alırken, aynı ülkelerin silah şirketleri başka coğrafyalarda ateşi körüklüyor.
Birleşmiş Milletler salonlarında “barış çağrısı” yapılırken, Gazze semalarında bir drone daha uçuyor.
Asıl İroni ; insanlık barış kelimesini en çok savaş zamanlarında hatırlıyor.
Peki, Filistin’in tanınması neyi değiştirir?
Belki bir belgeye yeni bir imza ekler, belki bir bayrak daha BM’de dalgalanır.
Ama asıl mesele şudur:
O bayrağın gölgesinde çocuklar oynayabiliyor mu?
O coğrafyada bir öğretmen hâlâ öğrencilerine “gelecek” kelimesini öğretebiliyor mu?
O zaman tanınma anlam kazanır.
Gazze’de hâlâ elektrik yok, su yok, tıbbi malzeme yok, ilaç yok, yardımlar sınırlı…
BM raporlarına göre nüfusun yüzde 85’i yerinden edilmiş durumda.
Ama bütün bu rakamların ötesinde, asıl kayıp “insanlık”tır.
Bombalanan sadece evler değil; umut, oyun, sessizlik, hatta ibadet ve dua etme hakkıdır.
Ve Bizler, ekran başında o görüntülere tepkisiz ve “alışarak”, farkında olmadan bu yıkımın parçası haline geliyoruz.
Gazze nerede bitiyor, insanlık nerede başlıyor?
Belki de tam o noktada:
Bir doktorun sabaha kadar ameliyathane ışığında kalışında,
Bir annenin çocuğunun adını molozların arasından fısıldayışında,
Bir çocuğun yıkıntılar arasında bulduğu bir kalemle yazmaya devam edişinde…
Gazze bitmiyor, çünkü insanlık orada hâlâ direniyor.
Ve biz Türkiye’de, o direnişi hisseden bir milletiz.
Filistin’in acısı bize uzak bir haber değil; sanki evimizin eşiğinde, kalbimizin içinde.
O yüzden soruyoruz:
Gazze kurtuldu mu, Filistin tanındı mı?
Henüz değil.
Bir gün Filistin tam anlamıyla tanındığında,
Bir gün Gazze’ye sadece yardım değil, adalet de geldiğinde,
Bir gün çocuklar gökyüzüne baktığında korkmadan yıldız sayabildiğinde,
işte o zaman diyeceğiz:
Gazze kurtuldu.
Ve biz, insanlığı nihayet hatırladık.