Belgesellerde çok izledik
Afrika’da ilkel kabilelerde görürsünüz.
Veya Hindistan, Pakistan’da.
Yani geri kalmış üçüncü dünya ülkelerinde.
Hikâye bu ya
Ders veren nitelikte.
Sucu’nun biri varmış, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük Kova’yla su taşırmış. Ancak Kova’lardan biri çatlakmış.
Sağlam olan Kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken,
Çatlak Kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.
Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş.
Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 Kova su götürebilirmiş.
Sağlam Kova başarısından gurur duyarken, zavallı Çatlak Kova görevinin sadece yarısını yerine
getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. 
Çünkü sucu 1,5 Kova parası alıyormuş.
İki yılın sonunda Çatlak Kova dayanamamış su alınan ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş.
"Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum."
"Neden? " diye sormuş Sucu.
"Niye utanç duyuyorsun?" 
Kova cevap vermiş.
"Çünkü iki yıldır çatlağımdan ve suyu sızdırdığım için tasıma görevimin sadece yarısını
yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeğinin karşılığını tam alamıyorsun, eksik alıyorsun
" demiş.
Ve Sucu o can alıcı kelimeleri şöyle sıralamış Çatlak Kova’ya.
"Patronun evine gidip dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum" dedi.
Gerçekten de tepeyi tırmanırken Çatlak Kova; patika yolun bir tarafında güneşin kavurduğu yabani ve kurumuş otları görürken (Dolu kova tarafı), patika yolun diğer tarafında (Çatlak kova tarafı) yemyeşil çiçekleri görmüş.
Suyun yarısını döktüğü için özür dileyen Çatlak Kova gördüğü manzara karşısında şaşırmış ve kalbinin iç güzelliğiyle Sucu’ya uzunca bakmış.
Bu defa Sucu, Çatlak Kova’ya şöyle seslenmiş. 
"Gördün mü? Yolun sadece senin tarafında çiçeklerin olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçeğin olmadığını fark ettin değil mi? Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evdeki bu güzellikleri yaşayamayacaktım" demiş.
Evet, hikâye böyle bitiyor işte.
Hepimizin kendimize özgü kusurlarımız vardır.
Hepimiz aslında çatlak kovalarız.
Büyük planda hiçbir şey ziyan edilmez.
Kusurlarımızdan korkmayacağız. Onları sahipleneceğiz. Emin olun ki kusurlarımızın da bir faydası vardır.
Her işte bir hayır vardır demiyor muyuz? 
Kusurlarımızda gerçek gücümüzü bulduğumuzu bilirsek eğer, biz de bunun gibi güzelliklere sebep
olabiliriz. 
Hayatımızın akışındaki eksikliklerimizi de avantaja çevirebiliriz.
Eksiklerimizden utanmak yerine bize ve özellikle çevremize nasıl bir avantaj sağlayabileceğini bulabiliriz.
Negatif görünen durumu pozitife çevirmek varken yani bardağın dolu tarafından bakmak varken neden hep eksiği görürüz.
Müsaadenizle ve izniniz olursa kısa bir tatilden sonra görüşmek ümidiyle, sağlıklı, mutlu ve huzur dolu günler dilerim.