CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Sokak” çağrısına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Haydi buyur sokak sokak gez de görelim” şeklindeki sert çıkışı siyasi tansiyonun yükselmesine, hatta siyasette yüksek gerilime sebep olmuştur,
Allah muhafaza
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısı son derece tehlikelidir.
“Sandığı ortadan kaldırırsanız sandığı getirmesini biliriz” deyip, Mısır örneğini vermesi daha da tehlikeli bir durumdur
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında “Sokağa in de görelim” çıkışı da hayra alamet değildir.
Belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturmalarının içi boş çıkmamış,
Şaibeli kurultay iddiaları muhalif CHP’lilerin dava yargıya gitmesi partinin iç meselesidir.
CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklanmalar delillere dayalı olarak yapılmıştır.
Bu durumu hukuka taşıyan yine CHP içinde muhaliflerdir.
Özgür Özel önce bunu sorgulamalı.
Yargıya intikal eden yolsuzluk, rüşvet dosyalarına savcılar kayıtsız kalamazdı.
Göz yumup aferin çalmaya, çırpmaya, yolsuzluğa devam edin diyemezdi.
Evet, maalesef son günlerde siyasetin dilinde yükselen gerilim, milletin yüreğine endişeye sebep olmuştur.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in "sokak" vurgulu açıklamaları ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin buna verdiği sert yanıtı, toplumsal hafızamızda kara bir dönem olan 1980 öncesini hatırlatıyor.
O yılların acıları, sokaklarda taşınan cenazeler, bölünmüş gençlik ve bir neslin kaybolan umutları hâlâ tazeliğini korurken, bugün aynı dili yeniden duymak gerçekten endişe vericidir.
Siyasetçiler sağduyunun sözcüsü olmalı, sokakları kavganın değil çözümün adresi olarak görmelidir.
Sandık demokrasinin namusudur.
Kimsenin bu namusa zarar vermeye, darbelerle örnekler vererek tehdit etmeye hakkı yoktur.
Mısır örneğiyle gözdağı vermek, milletin iradesini tehdit etmektir.
Darbe, kimden gelirse gelsin, demokrasiye ihanettir.
Halk iradesiyle gelenin, halk iradesiyle gitmesi esastır.
Yolsuzluk iddiaları, elbette hukukun konusu olmalıdır.
Eğer CHP’li belediyelerde, kendi partililerinin de şikâyet ettiği rüşvet, usulsüzlük ve yolsuzluklar varsa bunların üzerine gitmek yargının görevidir.
Bu soruşturmaları “iktidar baskısı” diyerek geçiştirmek yerine, her partinin kendi iç muhasebesini yapması gerekir.
Temiz siyaset, önce kendi evinin içini süpürmekle başlar.
Unutulmamalıdır ki; bu ülkenin bir daha 1980 öncesi gibi kamplaşmalara, sokak çatışmalarına, sağ-sol kavgalarına tahammülü yoktur.
Millet artık kutuplaşma değil, uzlaşma istiyor.
Gençler kavga değil, gelecek istiyor.
Emekli geçim, işsiz iş, çiftçi destek, öğrenci umut bekliyor.
Sokakta siyaset değil, adalet, huzur ve birlik görmek istiyor.
Bu nedenle tüm siyasi liderlere çağrımızdır;
Sözlerinizi seçerken sağduyuyu, milletin vicdanını, ortak geleceğimizi düşünün.
Sokaklar sandığın alternatifi değildir.
Sokağa değil, akla, hukuka ve sağduyuya davet edin.
Bu ülke hepimizin
Kavga ile değil, diyalogla büyütülür.
Allah, birliğimize ve beraberliğimize zarar verecek tüm niyetlerden bizleri korusun.