Onlar yalnızca birer futbolcu değildi.
Onlar bir kentin umudunu sahaya taşıyan, alın teriyle bir şehrin kaderini değiştiren adamlardı.
1975-76 sezonunun şampiyon kadrosu…
Anadolu’nun bağrından çıkıp İstanbul’un hegemonyasını yıkan, Türkiye lig tarihine kendi elleriyle yeni bir sayfa açan o efsane takım.
Bugün Trabzonspor denildiğinde gururla başımızı dik tutuyorsak, o gün sahaya çıkan 11 yürekli adamın ve onların arkadaşlarının bıraktığı miras sayesindedir.
Ama bugün ne yazık ki o efsanenin yaşayan üyeleri kırgın.
Kırgınlıklarının nedeni para değil.
Kırgınlıklarının nedeni unutulmuş olmak.
Kırgınlıklarının nedeni bir kulübün, kendi tarihine sahip çıkmayı ihmal etmesidir.
Efsanelerin yarattığı mirasın üzerinde oturup, şerefli bir kulübün şerefli birer yöneticisi olmayla şereflenenler ne yazık ki bu vefayı gösteremedi.
Trabzonspor, bugün büyük bir kulüpse, bunun temel taşlarını onlar döşedi.
Şampiyonluk kupasını Karadeniz’e getiren eller, bugün yaşlanmış, saçlarına ak düşmüş, belki sağlık sorunlarıyla uğraşan ama hâlâ o bordo-mavi renklerle atan kalplerdir.
Onlara ihtiyaçları olduğu için değil, hak ettikleri için bir vefa gösterilmeli.
Düşünün; bir asgari ücret…
Maddi değeri neredeyse hiçbir şey.
Trabzonspor’un kasasında bu rakam bir yük değil, olamaz da.
Ama manevi değeri?
İşte orada bir kulübün büyüklüğü ölçülür.
Bir kulüp, kendi tarihine, kendi efsanelerine, kendi köklerine vefa gösterdiği oranda “büyük” olur.
Efsanesine sahip çıkamayan bir camia, gelecekte yeni efsaneler yaratamaz.
Bugün hayatta kalan yaklaşık 14-15 isim var.
Onlar, “Bize maaş bağlayın” diyemiyorlar.
Çünkü bu talebi onurlarına yediremiyorlar.
Ama onların söyleyemediklerini biz söyleyelim.
Trabzonspor, efsanelerine sembolik de olsa bir maaş bağlamalı.
Bu bir sadaka değil, bu bir lütuf değil; bu, bir kulübün kendi geçmişine, kendi şanlı tarihine borcudur.
Başkan Ertuğrul Doğan’ın bu konudan haberdar olduğunda gereğini yapacağına inanıyorum.
Çünkü mesele sadece bir para meselesi değil;
Mesele Trabzonspor’un kendi ruhuna sahip çıkmasıdır.
Bugün o büyüklerin birçoğu stada bile gitmiyor.
Kırgınlar.
Kendi elleriyle kurdukları bir çınarın gölgesinde oturmak yerine, uzaktan bakmakla yetiniyorlar.
Oysa biz o çınarın gövdesinde yaşıyoruz, dallarında şampiyonluklar kutluyoruz, yapraklarında gurur duyuyoruz.
Trabzonspor camiası olarak şunu unutmamalıyız;
Bir kulübün gerçek büyüklüğü kupalarla değil, efsanelerine gösterdiği vefayla ölçülür.
Ve biz, o vefayı gösterebildiğimiz sürece “gerçekten büyük” bir kulüp oluruz.