Ertelemeye gelmiyor hayat... Dün geride kaldı, Yarın henüz yaşanmadı, meçhul. Elimizde sadece şimdi var, şu an var... Oysaki ömrümüzü hep bir yarına güvenerek yaşıyoruz.
Yarın yaparız.
Yarın söyleriz.
Hep gelecek zaman kipli cümleler,
Bolca -ecekler, -acaklar...
Hep yarında aklımız...
Sırası değildir şimdinin.
Sanki bitmek bilmez o yarınlar, zimmetlenmiştir elimize ayağımıza.
Sanki garantimiz varmış gibi yarını görmeye, avucumuzda sıkıca tutarız yapacaklar listemizi.
İçimizdeki duyguları, söylemeye cesaret edemediğimiz sözleri, yüzleşmekten ürktüğümüz gerçekleri hep o bize ait olmayan yarına havale ederiz.
Oysa hayat, ertelenmiş duygularla tükeniyor en çok.
Birikmiş keşkelerin kökü hep aynı yerde toplanıyor.
Söyleyemediğimiz bir cümle, dokunmaya kıyamadığımız bir el ya da kasıp kavuran bir sitem...
Finalde bir türlü toplayamadığımız cesaret.
Hepsi aynı yerde birikerek harcanmayı bekliyor adeta.
Yarın...
Kapısını kimsenin açmayı garanti edemediği bir oda.
Belki hiç açılmayacak.
Belki kapı var ama oda yok.
Belki oda var ama bize ayrılmış bir köşe yok içerde.
Biriken duygular, biriken yükler, biriken ama hiç açılmayan kapılar
bir noktadan sonra insanın ruhunda ağır bir tortuya dönüşüyor.
Bazen
Susarsın,
Birikmiş şimdiki zaman kipli cümlelerden vazgeçip gelecek zaman kipli cümleleri yoldaş edinirsin.
Belki de korkarsın şimdiki zamandan...
Bazen bir yarayı sarmayı, bir dostluğu onarmayı ertelersin.
Zaman akar da gider. Sanırsın ki dost da dostluk da hâlâ şimdi de...
Oysa her erteleme biraz daha uzaklaştırır: özünden, kendinden.
İnsan, en çok da ertelediklerinin altında kalır.
Bu cümlenin söylemek istediği şey bir acele çağrısı değildir.
Ömrün tek bir gerçeği vardır;
o da
bugün,
şu an
ve sahip olduğumuz bir yudum zaman.
Bugün seviyorsan söyle.
Bugün kırıldıysan yüzleştir.
Bugün birinin gönlüne düşmek istiyorsan düş.
Bugün bir kapıyı kapatman gerekiyorsa kapat.
Bugün affedebiliyorsan affet, affedemiyorsan itiraf et.
Bugün kalbin titrediyse o titremeyi bir köşeye saklama.
Bugün gözün dolduysa, yarına bırakıp kurutma o yaşını. Duygular bekleyince kurumuş bir gül gibi soluyor.
Sözler bekleyince acıyor.
İnsanlar bekleyince yıpranıyor.
Kalpler bekleyince kırılıyor.
Bugün
senden taşan ne varsa şimdi tamamla.
Göğsünde oturan duygularını şimdi salıver.
İçini yakan kelimeleri şimdi söyle!
Dünden sadece "şimdimiz" kaldı; yarın henüz "şimdimiz" değil...
Kalbimizin çarptığı her an eksildiğimiz bir andır.
İnsan, yarına bıraktıklarıyla yarım kalır, bugüne sığdırdıklarıyla tamamlanır.
Saygı ve Muhabbetle