Geçen yazımda “Bu kadar savaş varken yazasım yok.” demiştim. Sonra fark ettim ki, savaşların içinde olan ülkelerde bile hayat bir şekilde devam ediyor. Hatta bazıları var ki biz kadar etkilenmiyor bile. O yüzden etrafımızda olup bitene çok fazla da takılıp kalmamak gerek.
Yaşananlara takılıp kalmayalım ama yaşananlardan da her türlü dersimizi alalım. Herkesin dört gözle beklediği, Körfez ülkelerinden gelecek misafirlerimizde sorun var mesela. Trabzon esnafının gözü kulağı İsrail-İran savaşından dolayı barış haberlerinde. Savaş yüzünden uçak seferleri iptal, rezervasyonlar askıda kaldı. Yani faturayı yine biz ödüyoruz.
Bacasız sanayimiz savaşın gölgesinde olan biteni izlemekten öteye maalesef geçemiyor. Genel olarak her yıl turizmde bir aksaklık ve sıkıntı oluyor. Pandemi, savaş, ekonomik nedenler, ülkeler arası diplomatik krizler derken her yıl farklı bir kaygı oluşuyor. Bir türlü bu sektör rahat nefes alamıyor.
Her yıl böyle kaygı içerisinde beklemektense bu işi daha sağlam raylar üzerine oturtmamız gerekmez mi? Turizmi sadece belli bir ülke grubuna endeksleyerek bu sektörün ayakta kalması mümkün mü? Körfez turisti gelmeyince dükkân kapatan bir anlayıştan kurtulmamız lazım ama nasıl? Esas soru bu işte!
Turizm çeşitliliğini artırmak, hedef pazarını genişletmek, tanıtımı sadece Ortadoğu’ya Körfez’e değil de Avrupa’ya hatta Asya’ya yöneltmek şart. Diğer şehirlerde bile sıcaklık şimdiden bunaltırken Trabzon’un yüksek yerlerinde halen daha soba yakılıyor. Yerli turisti yemyeşil yaylalara çekmenin yolu daha çok tanıtımdan geçmez mi?
Tanıtım demişken, çok yazdım yine de yazacağım. Hatta bu yanlış düzelene kadar da yazacağım. Turizm Bakanlığının internet sitesinde Trabzon’un adı yok biliyor muydunuz ey yetkililer? Turizm Komisyonu Başkanlığına seçilen Sayın Vekilim Adil KARAİSMAİLOĞLU’na buradan hem hayırlı olsun deyip hem de bir çağrı yapayım. Zannedersem Trabzon’un adını Turizm Bakanlığının internet sitesinde birileri görmek istemiyor.
Turizm Bakanlığının internet sitesinde açınca göreceksiniz ören yerleri, tarihi tapınaklar, antik kentler, tarihi yerleşim yerleri yer alırken aynı konseptte olmasına nazaran burada Sümela Manastırı yok. Buraya Sümela Manastırının görseli her yönüyle uymaz mı?
Turizm Bakanlığının internet sitesine bakmaya devam edelim. Yine göreceksiniz ki sitede “Turizm” bölümü altında illerimize ait Tanıtım Broşürleri var. Bu tanıtım broşürleri arasında Çorum, Kars, Bitlis gibi illerimiz varken Trabzon’un orada adı yok!
Kusura bakmayın ama ben burada art niyet de ararım. Geçen baktığımda Tanıtım Broşürleri arasında yoktu, şimdi illerimize ait bu bölüme Çeşme, Datça, Fethiye, İznik, Side il diye konulurken Trabzon’un yine burada adı yok!
Bu şehir görmezden gelinecek şehir değildir. Trabzon, sadece birkaç aylığına Körfez’den turist bekleyen bir şehir değil; tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle Trabzon Türkiye turizminin mihenk taşlarından biridir. Turizmde her yıl başka bir krizi beklemektense köklü çözümler ve alternatifler üretmek zorundayız.
Trabzon’un milletvekilleri, Sayın Trabzon Valim, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanım, Ankara’daki Trabzonlu bürokratlar bu yanlışın düzeltilmesini artık sizlere bırakıyorum. Benim elimden gelen şimdilik budur. Seve seve de yine işin takipçisi olacağım.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.