Bir nevi hafızasını sıfırlamakta mahirdir beşer. Ayağı düz bastı mı oracıkta unutur o meşakkatli yolları. Tırmandığı taşları aşınca o düz zemine varınca hatırlamaz zorlu patikaları. Biraz nefeslenince, rutubetli tünellerin, dar boğazların kokusunu da.

Adeta bütün kıraçlar kır, tepeler menekşelidir.

Uçsuz bucaksız bir manzaradır karşındaki.

Dağlar yeşil,

Ovalar serin mi serindir.

Aşağıdaki herşey berraktır. Tozdan dumandan arınmış gibidir.

Ve artık o zorlu yokuş çiçeksi perdelerle örtünmüştür.

Nereye baksa önündeki herşey gülistandan bir bahçedir.

Ayağı düz basan beşer çabucak alışır konfora.

Soğuktan çatlayan ellerini, ayazın yakıcılığını anımsamaz.

Kırılan tırnaklarını, düşüşlerini, kalkışlarını.

Olasılıkları bile.

Oysa dağın uçurumu,

yaslanılan o omuzun dirayeti.

Hatta ayağı sıyıran taşlar.

Hepsi o varışın tanığıdır.

Nefes nefese tırmanışlar engellerle yarışan sabırlar,

el yordamıyla bulunmuş o doğrular.

Hepsi silinir gözden.

Çünkü konfor, insanın göz kapaklarına set çeker.

Zirvedeki hava serindir evet,

ama serinlik bazen üşütür.

Bazen de yorgunluğun yükünü reddeder.

Ve o reddedişle birlikte

kayaların dili susar, tırnaklardaki çatlaklar kapanır.

Hasılı, hikâyeden eksiltir.

Yoksa bir uçurumun kenarında durmakla,

bir dağın yüreğinden geçerek çıkmak arasında dağlar kadar fark vardır.

Ne kadar yüksek olursa olsun o zirve, göğe değmez.

Ki ne kadar uzun sürerse sürsün o seyran, her yükselişin vardır bir inişi.

Zirve dediğin yer bir imkan bir hatırlatma yeridir. Yokuşlar boyunca terleyen beden, zirvede kendine methiyeler düzerken, düşme korkusuyla sarıldığı kenarlar bir hülyadan ibarettir.

Lakin iniş başlar başlamaz hafıza yeniden iş başındadır.

Her düzlüğün ardından gelen yokuş gibi, her zirve de bir inişin habercisidir.

O yüksekliğin sarhoşluğundan sıyrılınca inişte, keşkeler konuşmaya başlar.

Ayaklar yeniden toprağa basar.

Zemini yeniden hisseder.

Bu yüzdendir ki, insan

çıkmakla inmek arasındaki, farka, ya da orada daimi kalabilmenin faturasını neye, veyahutta hangi nedene keseceğinin kararına varır.

Zirveye tırmanmak bir cesaretse, inişi kabullenmek bir olgunluk, bir teslimiyettir.

Ve hakikat, sadece yolun sonunda değil, inişin tam ortasında gizlidir.

Zira zirve bir sevinçtir.

Fakat, iniş mümkünlüğün kesin kez ihtimalidir.

Saygı ve Muhabbetle.